X

AŞK, AŞK, AŞK…

Venüs’ün Terazi Burcuna girdiği bugünlerde sevgi ve aşkı düşünmemek mümkün değil. Aşk çok güçlü bir kelime ama gerçekten anlamını biliyor muyuz? Kolayca söylüyor fakat kalbimizde hissedebiliyor muyuz? Yaşadığımız dünyada koşulsuz sevgiyi bulmak ne kadar da zorlaştı… Kalbimizi açmak istediğimizde dahi beklenti olmadan hareket edemez olduk. Özümüzde hep böyle miydik, yoksa böyle olmaya mı zorlandık? Ailesel veya sosyal şartlanmalar, beklentiler ve hayatta kalma kaygısı bizi özümüzden uzaklaştırdı mı?

Terazi’nin Dengesi mi Bozuldu?

Sevgiyi ve aşkı ararken, her iki cins de güçlü veya zayıf taraflarını farklı nedenlerle bastırdı. Kadınlar daha erkeksi oldu, kadınlıklarını unuttular, daha güçlü ve daha girişken olmaya zorlandılar. Yargılandıkları ve suçlandıkları için erkekler erkekliklerini unuttu ve ‘Metroseksüel’ oldular. Yani aslında modern toplumda, kadın ve erkek, yin ve yang dengeleri birbirine karşıtı. Kuşkusuz her kadının içinde bir erkek ve her erkeğin içinde bir kadın vardır, fakat bunun oranı, her iki cins için kendi lehlerine dominant olmalıdır. Peki, tüm dengeleri temsil eden Terazi Burcu modern yaşam içinde ne hale geldi? Hemen hemen herkes sevgisizlikten yakınıyor, gerçek sevgiyi aradığını söylüyor, fakat bunu bulamamaktan korkuyor. Yanlış nerede yapılıyor? Sorun aslında şundan kaynaklanıyor; Terazinin alma ve verme dengesi bozulunca gerçek sevgiyi bulmak da zorlaşıyor. Kadınların erkeksi, erkeklerin ise daha kadınsı olduğu bir dünyada sevgiyi bulmak sizce mümkün olabilir mi?

İçinizdeki Tanrıçayı Uyandırın

Sevgiyi ve mutluluğu arayıp da bulamadığını düşünen kadınlar içlerindeki Tanrıça’yı uyandırmalıdırlar. Aslında bunu hepimiz her zaman yapmalıyız. Her gün bunu kendimize hatırlatarak uyanmalı, gece yatarken bunu hatırlayarak uykuya dalmalıyız. Üstelik bunu günlük bir mantra haline getirmek için mutsuz ya da yalnız olmaya da gerek yok. Mutlu beraberlikleri veya evlilikleri olan kişiler de bunu mutlaka yapmalıdır. İçlerindeki Tanrıça’yı her gün onurlandırmalıdırlar, çünkü bunu yaptıklarında hayatlarının fazlasıyla zenginleşip, ilişkilerinin de önemli ölçüde değişeceğine hayretle şahit olabilirler.

“Kendini kabul ettiğin an güzelleşirsin. Kendi bedeninden keyif aldığında başkalarına da keyif verirsin. Pek çok insan sana aşık olacaktır, çünkü sen kendine aşıksındır.” – Osho

Venüs içimizdeki Tanrıça’dır. Dolayısıyla Venüs’ün ihtiyaçları ve haritadaki anlamını anlamak, Tanrıçayla daha yakın bir bağ kurabilmenize yardımcı olacaktır. Her şeyden önce Venüs’ün ne demek olduğunu anlamak gerekir. O, Yunan mitolojisindeki adıyla Afrodit; yani büyüleyici kadındır. Mitolojik hikayeye göre, Akdeniz’in dalgaları arasından Kıbrıs sahillerine bir deniz kabuğunun içinden çıkmış ve onu gören ölümlü ölümsüz herkesi büyülemiştir. Afrodit gördüğü ilgiden her zaman çok memnundur ve hiçbir zaman güzelliğini kapatmaz. Güzelliğini ve çekiciliğini gölgeleyecek cansız ya da erkeksi kıyafetler giymez. Çünkü doğasında cezp etmek ve etkilemek vardır.

O tüm yumuşaklığıyla, insanların içindeki iyi duyguları uyandırarak paylaşmaya duyduğu büyük ihtiyacı dile getirir. Çünkü kendini ancak bu şekilde ifade edebilir. Mitolojik hikayesinde, aşka yüz çevirmiş olanları bile aşktan yana korumuş ve arabuluculuk yapmıştır. Venüs bunu yaparken, kıyaslamalarla benzerlikleri tespit eder. Böylece bizler de aynadaki aksimizi görebiliriz. Bu sayede Venüs bize bir kere daha başkalarıyla ilişki içinde olduğumuzu hatırlatır.

“Birisiyle uyumlu yaşamak büyük bir sanattır. İki kişi arasında bir ahenk yaratmak… İki insan demek iki farklı dünya demektir. İki farklı dünya birbirine yakınlaştığında, şayet nasıl uyum sağlayacağını bilmiyorsan, çarpışma kaçınılmazdır. Sevgi uyumdur” – Osho

İspanyol şair Luciano de Crescenzo’nun şu sözleri çok hoşuma gider: “Hepimiz tek kanatlı melekleriz. Ancak birbirimize sarılırsak uçabiliriz” bu dünyada tek başımıza yaşamı sürdüremeyeceğimiz ya da sürdürmememiz gerektiğinin altını çizer. Fakat ilişki içindeyken şunu unutmamalıyız; ilişkiyi bağımlılıklar ya da zayıflıklar yüzünden değil de, kendi aksimizi görerek yaşamalıyız. Yani ilişkileri bağımlılık haline getirmek veya bizi aşağı çekmesine izin vermek yerine, ilişkinin bizi geliştirmesine izin vermeliyiz. Ancak bu şekilde sevgiyi paylaşmalıyız.

Burada Venüs’ün ilişki tarzını Ay’dan ayırabiliriz. Biriyle beraberken onun bize verdiği duyguya ve enerjiye bakarak ilişkinin Venüs etkisinde mi yoksa Ay’ın etkisi altında mı olduğunu anlamak kolaydır. Konuşurken sizi yoran, enerjinizi alan ya da sadece tanıdıklık duygusuyla sizi sarmaladığı için bir arada olduğunuz bir ilişki daha çok Ay’ın etkisi altındadır. Diğer taraftan Venüs’te insanı yukarı çeken bir enerji vardır. O kişiyi gördüğünüzde, ister bir arkadaşınız, isterse sevgiliniz olsun bir arada olmaya can atarsınız. Saatler su gibi akıp gider ve her bir araya geldiğinizde sonsuz enerji vardır. Ortada yoğun bir tutku vardır, çünkü Venüs tutkulu bir Tanrıça’dır.

Ekim 2009, İstanbul

Referanslar:

– Osho, Kadın, Dişiliğin manevi gücüyle temasa geçmek (Çeviren: Sangeet. Ovvo Basım Yayın ve Tan. Hiz. San. Tic. Ltd. Şti., İstanbul,2005)

– Turhan Yörükan, Yunan Mitolojisinde Aşk (Doğuş Matbaacılık ve Tic. Ltd. Şti, Ankara, 2000)

Bu yazının tüm hakları saklıdır. İzin almadan hiç bir şekilde kullanılamaz. FİKİR VE SANAT ESERLERİ KANUNU UYARINCA KISMEN VEYA TAMAMEN BU SİTE, E-BÜLTEN VE E-POSTA İÇERİĞİNİN ESER SAHİBİNİN İZNİ OLMAKSIZIN KOPYALANMASI, YAYIMLANMASI VE DAĞITIMI HUKUKİ VE CEZAİ YAPTIRIMA TABİ OLUP, AYKIRI DAVRANANLAR ALEYHİNDE GEREKLİ TAKİBATIN YAPILMASI GEREKLİ HALE GELİR.