X
Ocak 2022 Yengeç Burcunda Dolunay

18 Ocak saat 2:47’de 27⁰  Yengeç Burcunda Dolunay Fazı Gerçekleşiyor. Ay Yengeç Burcuna geldiğinde duygusal enerji yükselir. Böylece kırılgan tarafımızla temasımız artar. Aile ve aidiyet duygusu ön plandadır. Çünkü güvence ihtiyacımız çok yüksektir. Güvenlik hem Yengeç, hem de Oğlak Burcuyla ilgili bir temadır. Her iki burç da günün sonunda güvenlik ihtiyacı içindedir ve bunu sağlamanın yollarını arar.

Dolunay fazında Ay Yengeç Burcunda güven isterken, bir taraftan da kaybetme korkusu tetiklenir. Güneş Oğlak Burcunda, Plüton’la yakın temas içindeyken, güvenli bulduğumuz zemin ayağımızın altından kayıyormuş gibi hissedebiliriz. Çünkü sevgiye kalbimizi açtıkça korkularımız da artar. Yengeç yapı olarak kendini saklamak ve korumak ister. Sert kabuğu, içsel olarak kırılgan yapısını korumak için kullandığı bir zırhtır. Dolayısıyla kendini göstermeye ve dışarı çıkmaya çekinir. Fakat Dolunay zamanları her şeyin görünür olduğu ve ortaya çıktığı zamanlardır. Dolayısıyla kırılganlığımızı ve korkularımızı artık saklayamaz ve göstermek zorunda kalırız.

Tüm kaybetme korkusuna rağmen kalbimizi açmaya devam edebilir miyiz?

Bunu yapmak için sağlam bir zemin ve sağlam bir iç güç gerekir. Toprak Elementi olan Oğlak Burcu bu sağlamlığı sağlayandır. Fakat diğer taraftan Plüton’un yakın teması hayatta hiçbir şeyin garanti olmadığını bize hatırlatır. Ölüm de hayatın bir gerçeğidir ve her an her şeyin bitme ihtimali vardır. O zaman neye ve nasıl güvenebiliriz? İşte burası korkularla yüzleşmek ve teslim olmak için en uygun yerdir. Çünkü teslim olmak kabul anlamına gelir ve bu da korkuları dağıtır. Ölümü kabul ettiğimizde yeniden doğarak birleşiriz.

Tıpkı Orpheus ve Euridice’ın hikayesinde olduğu gibi. Orpheus düğün gününde Euridice’ı kaybettiğinde bunu kabullenemez ve hemen ölüm ve yeraltı tanrısı Hades’in (Plüton) yanına gider. Euridice’ı ona geri vermesi için pazarlık eder. Uzun pazarlıklar sonrası Hades bu isteği kabul eder, fakat bir şartı vardır. Yeraltından yeryüzüne çıkana kadar Orpheus karısının yüzüne bakmayacaktır. Orpheus bunu kabul eder, fakat tam beraber yeryüzüne çıkmak üzereyken dönüp karısının yüzüne bakar. Bakar bakmaz da sözünü bozduğu için Euridice toz olur ve toprağa karışır. Orpheus’un güvensizliği karısını artık sonsuza kadar kaybetmesine sebep olmuştur. Artık ölümü/kaybı kabul etmek zorundadır. En büyük korkusu gerçek olmuştur. Şimdi Hades’in de yapacağı bir şey kalmamıştır. Fakat o yasını tutarken tuhaf bir şey olur. Etrafındaki insanlar onun bu hüznüne dayanamaz ve kendi ölüm korkularıyla yüzleşmek istemezler. Bu sebeple Orpheus’u vahşice öldürürler. Şimdi o da ölmüştür ve böylece sevdiğine yani Euridice’e kavuşur.

Ölümle (kayıpla) yüzleşmek hiç de kolay değildir. Üstelik dış şartlar bizi bundan alıkoymak üstüne çalışabilir. Fakat bu duruşa gelebildiğimizde tüm korkuların ötesine geçeriz ve sevgi bizi orada karşılar. Bu Dolunay’da bu temayı içermekte… Ay Yengeç Burcunda tam tepede tek başına dururken Güneş Plüton’la birlikte Oğlak Burcunda en dipte duruyor. Güneş/Plüton birleşiminin biraz ötesinde Retro Merkür ve Satürn Kova Burcunda, diğer tarafta ise, Retro Venüs Oğlak Burcunda yerini almış durumda. Ay’ın karşısında adeta bir kurul gibi dizilmiş durumdalar.

Ay burada ne hissetmekte? Tüm korkularını aşmış, ölüm korkusunu bile kabul etmiş şekilde beklerken hangi evrelerden geçmiş olabilir? Bu kabulün arkasında sağlam bir zemin ve sağlam bir iç güç gerekir demiştik. Ay bu gücü nasıl elde etmiş olabilir?

Buna 3 aşamada bakabiliriz.

İlk aşama: Çocuk

Yengeç korumak/kollamak ve korunmak/kollanmakla ilgilidir. Sıcak bir yuva ve korunma ihtiyacı içindedir. Daima çocuk kalma arzusu sorumluluktan kaçmasına sebep olabilir. Sınırlarını öğrenmek için bir otorite figürüne ihtiyaç duyar. Aileden ayrılmakta ve yetişkin olmakta zorlanır. Çocuk her zaman ebeveyn karşısında küçük olduğunu ve “alan taraf” olduğunu kabul etmek zorundadır. Sevgiyi ancak sağlıklı bir şekilde aileden alarak öğrenir.

İkinci aşama: Anne

Yengeç’in anne arketipinde anne olma sorumluluğunun bilincine varması gerekir. Bunun için de kendi annesiyle olan ilişkisini iyileşmesi gerekir. Dolayısıyla ilk aşamaya geri döndüğümüzde, çocuk annesiyle olan ilişkisini sağlıklı olarak yaşamışsa ikinci aşamaya kolayca gelebilir. Fakat gerçek hayatta bozulan dengeler nesiller boyu devam eder ve anneden alınamayan sevgi, hep bunu aramaya sebep olabilir. Dolayısıyla anneden alamayan çocuk kendi yetişkin olduğunda veremez. Anne çocuk olarak kalır ve kendi çocuğunu anne rolüne sokabilir. Çocuk ilk aşamada annesiyle sağlıklı ilişkisini kuramaz ve ona ebeveyn rolü oynarsa, kısır döngü içinde kendi çocuk halinin ihtiyaçlarını karşılayamamış bir yetişkin olur ve o da kendisi anne olduğunda benzer şekilde davranır.

Üçüncü aşama: Sevgi

Peki bu kısır döngüyü kırmak mümkün olabilir mi? Alamadığımız şeyi nasıl verebiliriz? Evet bu döngüyü kırmak için yine kabul gerekir. Orpheus nasıl ölümü kabul edince sonunda sevgiye kavuştuysa, bizler de annemizle olan ilişkimizi olduğu gibi kabul edebildiğimiz zaman bütün döngülerden özgürleşerek sevgiye ulaşabiliriz.

İşte bu, Oğlak Yeniay’ından Yengeç Dolunay’ına kadar geldiğimiz süreci bize gösteriyor. Oğlak Yeniay’ında “Eski olandan özgürleşmek isteyeceğiz; çünkü ancak o zaman yeni ve denenmemiş olanın içinde güvende hissedebiliriz.” demiştik. Şimdi Dolunay’a geldiğimizde, geçmiş beklentileri, kırgınlıkları ve travmaları bırakabildiğimizde sevgiye ulaşacağımızı görebiliriz. Gerçek güven kabulle gelir ve kabul de sevgiyi getirir.

Hepinize sevgi dolu bir Dolunay diliyorum.