GÜZELLER GÜZELİ AFRODİT…
Yunan mitolojisindeki adıyla Afrodit, güzelliğin ve sevginin Tanrıçasıdır. Doğumuna ilişkin iki farklı öykü vardır. Bir tanesi onun, Tanrı Zeus ve Tanrıça Dione’nin kızları olduğudur. Diğeri ise; Kronos’un babası Uranos’un cinsel organını bir tırpanla keserek denize attığı ve bu organın ak köpükler içinde denizde yol alırken bir istiridye kabuğunun içine girdiği ve bu köpüklerin Kıbrıs sahillerinde karaya çıktığıdır. Orada Tanrılar O’na Afrodit dediler.
Afrodit, sevginin ve güzelliğin Tanrıçası olduğu için aşka yüz çevirmiş olanlara karşı, aşktan yana olanları korumuştur. Güzel Tanrıçanın başından hem ölümlülerle hem de ölümsüzlerle pek çok gönül macerası geçmiştir.
Kendine bağlı olan Aşk (Eros), Arzu (Himeros), Kandırma ve İkna etme (Peitho), Acı çekme (Pathos) ve Düğün işlerini ayarlama (Hymennaios) ile ilgili tanrısal güçler aracılığıyla veya onlardan yardım alarak, sadece romantik ve cinsel aşk konusunda etkili olan bir Tanrıça olmamıştır. O, platonik aşkın da Tanrıçasıdır. İnsanların ruhen Tanrıya ve birbirlerine bağlanmalarının, güçlü bir arkadaşlığın, uyum içerisinde yürütülen ilişkilerin, empati ve sempati duygularını geliştirmenin de yaratıcısıdır. Güzellik Tanrıçası için uyum içinde olmak, güzel olmak için de temel şarttır.
DÜNYA’YA EN ÇOK BENZEYEN GEZEGEN VENÜS
Venüs gezegeni büyüklük, yoğunluk ve yapı bakımından Dünya’ya çok benzemektedir. Atmosferi vardır. Atmosferinde bulutlar vardır ve bu bulutlar sera etkisi yaparak büyük bir sıcaklık yaratır. Bu bulutlar sayesinde Venüs renkten renge girerek Güneş ve Ay’dan sonra çıplak gözle bakıldığında gökyüzündeki en parlak obje olarak görülür.
Güneşten en fazla 48 derece uzaklaşır. Bu yüzden Güneş doğmadan hemen önce ya da gün batımından hemen sonra görülebilir. Bu astronomik olay halk arasında Venüs’ün ‘Sabah Yıldızı’ ve ‘Akşam Yıldızı’ olarak da bilinmesine neden olur. Gezegen Zodyak’ta her gün 1.5 derece ilerler. Bir burçtaki hareketini ise 25 günde tamamlar.
VENÜS ASTROLOJİDE NEYİ SEMBOLİZE EDER?
Evrende iki tür birleştirici güç vardır. Biri zorlayıcı dıştan gelen ve karşı konulumu olan (Mars, Satürn, Plüton gibi…) diğeri ise zorlamayan, içten gelen ve güdüsel olan… Bu, farklı seviyelerde farklı algılanabilir. Bazıları buna elektrostatik çekim der, kimileri moleküler bağlayıcı enerji, kimileri ise sadece çekim der. İnsanlar da bu güce AŞK denir. İnsanları birbirine bağlayan aşk! Bu romantik aşktan çok farklıdır. İnsanların kendilerini ifade etmelerini sağlar, yaratıcıdır.
Venüs hem güzellik hem yaratıcılık gezegenidir. Aşkı, uyumu, yaratıcılığı, sanatı, çekimi, güzelliği, zevki, sosyal kabul edilmeyi sembolize eder. Gerçek sanatçı, potansiyeli gören ve onu gerçekleştirendir. Bütün Venüs güçleri spontane çekimlerdir. Venüs uyumu gösterirken, Mars kişinin özel kimliğini oluşturmasına yardım eder. Venüs Mars’la bir aradayken ilişkilerin fiziksel yönünü gösterir. Venüs, gidip bir şeyleri almak için uğraşmak yerine bir şeyleri kendine çekmekle ilgilidir.
Doğum haritasında; güzelliği değerlendirme ve bizim yaratma gücümüzü, sevgi ve bağlılığımızı ifade edişimizi ve ilişkiyi şekillendirmemizi temsil eder.
Bir kadının haritasında Venüs, dişiliğin ifadesi ve kendini ilişkide ifade ediş şeklini gösterir. Çekiciliğini kullandığı alandır. “Nasıl bir dişiyi oynuyor?” “Nasıl cezp ediyor?” Venüs özgür bir kadındır. Hiç bir erkeğe ait değildir ama karşılaştığı her erkeğin arzularını uyandıracak bir yaradılışı vardır. Her kadının bir Afrodit ruhu vardır. Bunun nasıl bir karakterde olduğunu bulunduğu burcun özellikleri belirler.
Bir erkeğin haritasında Venüs, onun için ideal olan kadını gösterir. Venüs’ün bulunduğu burç, ev ve yaptığı açılar, çekim duyduğu ve aradığı kadın figürünü çizer. Ay da Venüs’le beraber kadın figürünü temsil eder, fakat Ay daha derin bir seviyede duygusal ihtiyaçlarını, Venüs ise ilk bakışta bir kadında çekici bulduğu özellikleri gösterir.
Venüs Boğa ve Terazi burçlarında Yönetici durumdadır. Bu burçlarda güçlüdür ve güzel özelliklerini yansıtmaktadır. Venüs, Toprak Burcu olan Boğa’da daha çok Venüs’ün madde özelliklerini simgeler. Maddi değerlerimiz, paramız, değer yargılarımız, somut olarak oluşturmak istediklerimiz, aşkın fiziksel tarafı, sanatın ve güzelliklerin somut hali, dokunma, koklama, tat alma duyuları… Venüs, Hava Burcu olan Terazi’de ise daha sosyal tarafını ortaya çıkarır. Sosyal kabulleniş, sevgi, romantizm, aşkın zihinsel tarafı, uyum, estetik değerler, zarafet…
Boğa ve Terazi’nin zıt burçları olan Akrep ve Koç‘ta Venüs Zararlı durumdadır. Burada sevgi, barış ve uyum gezegeni, Mars’ın yönetimindeki burçlarda bencilleşir ve özelliklerini kaybetmeye başlar.
Venüs Balık burcunda Yücelir. Venüs, Neptün yönetimindeki Balık’ta bütün olumlu özelliklerini gösterir. Sevgisi daha evrenselleşir ve daha fedakar olur. Balık’ın zıt burcu olan Başak‘ta ise Düşük durumdadır. Başak’ın mükemmellik arayışı ve huzursuz yapısı Venüs’ün karakteri ile uyuşmaz.
VENÜS’ÜNÜZÜN HANGİ BURÇTA OLDUĞUNU BİLİYOR MUSUNUZ?
Kendi Venüs’ünüzü sizin için hazırladığım tablodan bulabilirsiniz. Tablo Türkiye’ye göre hazırlanmıştır. Venüs’ünüzün hangi burçta olduğunu bulabilmek için doğduğunuz yıl aralığına bakarak doğum tarihinizin aralığında hangi burcun olduğunu görebilirsiniz.
Örneğin; 15 Ocak 1925’de saat: 00:19’da Venüs Oğlak Burcuna geçtiği için karşısında Oğlak yazmaktadır.
8 Şubat 1925 saat 01:17’ye kadar Venüs Oğlak Burcundadır. 01:17’de Kova Burcuna geçer.
VENÜS TABLOSU
1940-1950 | 1960-1970 | 1951-1959 |
1971-1979 | 1980-1990 |
VENÜS KOÇ
Venüs Koç Burcunda, yöneticisi Terazi’nin zıttı olduğu için zararlı durumdadır. Venüs burada ilişkilerde dominant olmak isteyen, daha çok kendini düşünen bencil bir tarz izler. İlişkilerde özgürlüğüne çok düşkündür. Kendine güvenlidir. Enerjik ve direktir. Koç’un ateşiyle aşkta önderlik etmekten keyif duyar. Kıskançlık yapılmasından hiç hoşlanmaz ama kendisi çok kıskançtır. Rekabet hırsı kuvvetli olduğu için daha çok bu hırsı körükleyen birine aşık olur. İzlenilmeye dayanamaz. Avcı kendisi olmalıdır. Bu yüzden, havalı ve kendini beğenmiş tiplere aşık olur. İlk görüşte beğenip sevebilir ama sevgisi saman alevi gibi hemen sönebilir.
Venüs’ü Koç’ta olan kişiler erken yaşlarda evlenebilirler, fakat daha sonra pişmanlık duyabilirler. Bu kişiler genelde aşka aşık olurlar. Sürekli bir heyecan arayışı içindedirler. Aşık olduğu kişiden bir anda soğuyup uzaklaşır ve “sıradaki” diyebilir. Bu kişiler için romantizmden çok tutkular ön plandadır. Maddi konularda kolayca risk alıp düşünmeden yatırım yapabilir. Biraz müsrif ve savurgandır.
Venüs’ü Koç burcunda olan erkekler biraz maço olur ve ilişkilerinde karşı tarafı fazla önemsemezler. Zor kadınlardan hoşlanırlar. Venüs Koç’taki kadınlar özgürlüklerine çok düşkün olurlar. Bu sebepten ancak sınırlarına saygı duyacak bir erkekle beraber olabilirler. Maço bir erkekle bir ilişki sürdüremezler.
MARILYN MONROE
Asıl adı Norma Jeane Mortenson. 1 Haziran 1926’da Los Angeles’ ta doğdu.
Babasının kim olduğu belli değildi ve annesi de akıl hastanesine yatınca Norma’ ya aile dostları bakmaya başlamıştı. Onların da taşınması gerekince 16 yaşındaki bir kızı yanlarına almak istemediler. Bu durumda Norma’ya tek bir seçenek kalmıştı; evlenmek.
19 Haziran 1942’de 21 yaşındaki komşuları Jimmy Dougharty ile evlendi. 1944’te Jimmy Deniz Kuvvetlerine katılıp Güney Pasifik’e gitti.
Norma, Radio Plane Munition fabrikasında çalışırken fotoğrafçı David Conover tarafından keşfedildi. Conover onu çekimlerinde kullanmaya başladı. Kamera onu çok sevdi ve 2 sene içinde birçok dergide kapak olmuştu bile. Daha sonra aktrislerle çalışmaya ve drama dersleri almaya başladı.
1946’da Jimmy geri döndü. Kariyeri ve evliliği arasında bir seçim yapması gerekiyordu ve böylece Jimmy ile boşandılar. 26 Ağustos 1946’da Norma ilk stüdyo kontratını Twentieth Century Fox ile imzaladı. Saçını sarıya boyadı ve adını Marilyn Monroe olarak değiştirdi. İlk filmi 1947’de ‘The Shocking Miss Pilgrim’ di. 1950’ye kadar farklı farklı rollerde oynadı. Övgüye değer ilk filmi ise Bette Davis’in de rol aldığı ‘All About Eve’ di. Marilyn’nin önü açıldı ve ‘Let’s Make It Legal’ ‘As Young As You Feel’ ‘Monkey Business’ ‘Don’t Bother To Knock’ dan sonra 1953’te ‘Niagara’ onu zirveye taşıyan film oldu. Bunları ‘Gentlemen Prefer Blondes’ ve ‘How To Marry A Millionaire’ izledi. 1953’te Photoplay dergisi onu En İyi Genç Oyuncu seçti.
14 Ocak 1954’te beysbol süper starı Loe Di Maggio ile evlendi. Marilyn kocası için “Ona gerçekten aşık mıyım bilmiyorum ama onu tanıdığım bütün erkeklerden daha çok seviyorum.” demişti. Marilyn’nin ünü ve seks sembolü olması bu evliliğin bitmesine neden oldu. 9 ay sonra boşandılar. Aptal sarışın imajını yaymaya devam etti fakat daha ciddi projelerde de yer almak istiyordu. 1956’da kendi özel film şirketini kurdu. Şirketle birkaç film yaptı ve yeteneğini gösterme fırsatı elde etti. 29 Haziran 1956’da yazar Arthur Miller’ la evlendi. Fakat bu evlilik de uzun ömürlü olmadı ve 1961’de boşandılar.
Marilyn asıl ününü, 1959’da ona En İyi Komedi Aktristi dalında Golden Globe getiren ‘Some Like It Hot’ (Bazıları Sıcak Sever) filmiyle yakaladı. 1962’de Golden Globe’da Dünya Film Favorisi olarak adlandırıldı. Marilyn 5 Ağustos 1962’de Kaliforniya’da ki evinde ölü olarak bulundu.
İkizler Burcu olan Marilyn Monroe’nun Venüs’ü 28° Koç Burcunda. Erken yaşta evlenmiş, kariyeri mi evliliği mi ikilemine düşünce kendini gösterip beğeni toplayabileceği Hollywood ona daha cazip gelmiştir. O sadece bir film yıldızı değil, göz kamaştırıcı bir kraliçeydi. Çekici, şehvetli, albenisi olan 1950’lerin seks tanrıçasıydı.
“Setteki ve etrafımdaki insanlar beni severse ve benimle ilgili iyi şeyler düşünürlerse, kendimi daha güçlü hissediyorum. Bu sevgi dolu bir hava yaratıyor ve böylece daha iyi bir performans verebileceğime inanıyorum.”
Marilyn’nin Venüs’ünün tek açısı Jüpiter ile yaptığı 60 derecelik destek verici açıdır. Jüpiter’in Venüs’e yaptığı bu destekleyici açı Marilyn’nin toplum tarafından tanınmasına sevilmesine ve popüler olmasına yol açmıştır. Jüpiter Kova Burcundan açı yaparken guruplar ve toplulukları çift vurgulamakta.
Düşük durumdaki Venüs’e Mars yardım ediyor. Marilyn’nin haritasında dikkat çeken diğer bir etki ise Mars ve Venüs arasında “Karşılıklı Etkileşim” bulunması. Koç Burcundaki Venüs, Balık Burcundaki Mars’tan destek almakta. Koç Burcunun yöneticisi Mars’tır. Venüs ise Balık burcunda Yücelmiş, yani en iyi konumdadır. Karşılıklı Etkileşimde iki gezegen aralarında açı olmasa bile aralarında değiş tokuş yaparmış gibi birbirlerini güçlendirmiş olurlar. Venüs, Balık Burcundaki Mars’tan destek alırken aynı zamanda Mars da Koç Burcundaki Venüs sayesinde güçlenmiş oluyor. Marilyn’nin seks sembolü olmasında Mars Venüs etkileşimin büyük rolü var kuşkusuz.
Marilyn’nin Venüs’ünün diğer bir özelliği ise Mirach sabit yıldızı ile birleşmiş olması. Mirach: Venüs’le bağdaştırılan, uyumlu, dengeli, kadınsı, artistik yeteneği olan bir özellik getirmektedir. Venüs Koç’un erkeksi, özgür, kafasına estiğini yapan özelliğini Mirach yumuşatarak ona kadınsı bir cazibe ve ritim duygusu vermekte. Mirach, artistik kabiliyeti olan ve bunu yaratıcı bir şekilde ortaya koyabilen bir özellik veriyor. Bunun Marilyn’ nin Venüs’ü ile birleşiyor olması ona, kadınsı tarafını sanat aracılığıyla ortaya koyabilme şansı vermiş.
VENÜS BOĞA
Venüs Boğa Burcunda yönetici konumdadır. Dolayısıyla bütün gücünü maddi ve somut alanda gösterir. Venüs’ün sahiplenme, sahip olma, toprağı yoğurarak yaratması Boğa’da izlenebilir.
Bir Venüs Boğa için romantizm ve güvenilirlik el ele gider. İlişkilere sakin ve adım adım gider. İlişkilerinde dokunma ve hissetme de en az güvenilirlik kadar önemlidir. Uzun süreli ve güvenilir bir ilişki arar. Venüs burada huzur ve güven arar. Güzelliğe, lükse, maddi güvenceye çok önem verir. Parasını iyi biriktirir. Parayı bir şekilde yaratır. Bu güvenliği için önemlidir.
Toprak grubunun konservatif yapısı ve sabit niteliğin kararlılığıyla bütün ömrünü roman yazarak, senfoniyi besteleyerek ya da resim yaparak geçirebilir. Resim, heykel, bahçe tasarımı veya iç mimari gibi somut şeyler yaratabileceği sanat dallarına yeteneği vardır. Doğal bir çekiciliği ve cazibesi vardır. Fakat aşırı sahiplenici ve hırslıdır. Sevdiklerine sahip çıkmak ve korumak ister. Aynı zamanda çok da kıskançtır. Zevklerinde tutucu ve gelenekçidir.
Venüs’ü Boğa’da olan bir kadın, Toprak Grubunun verdiği kendine güven duygusuna ve çekiciliğe sahiptir. Ayrıca seksi ve ne istediğini çok iyi bilen biridir ama bunun yanı sıra biraz da kıskançtır. Eşinin ona maddi güvence vermesini isteyebilir. Duyarlı ve romantik biriyle anlaşabilir. Venüs’ü Boğa’da olan bir erkek; pratik, kötü günlerde dayanabileceği, hesabını bilen, ayakları yere sağlam basan bir kadından hoşlanabilir. Boğazına çok düşkün olduğu için yemek pişirme konusunda yetenekli biri kalbini kazanacaktır.
POLİTİKA MI RESİM Mİ?
Adolf Hitler, 20 Nisan 1889’da Avusturya’da doğdu. 1933 yılında Almanya’nın diktatörü oldu ve gücünü 1945’e kadar korudu. Birinci Dünya Savaşından sonra İşçi Partisine katıldı ve 1930 da başkan oldu. 13 sene diktatörlük yaptı. Dünya politikasında büyük dönüşümlere yol açtı ve 30 milyon kişinin ölümüne neden oldu.
İlk amacı sanatçı olmaktı, fakat Güzel Sanatlar Fakültesi sınavlarında başarısız oldu. 1914’te orduya katıldı ve büyük başarı elde etti ve Ulusal Sosyalist Parti’nin lideri oldu.
Annesinin ölümünden ve Güzel Sanatlar Akademisi tarafından ikinci kere ret edildikten sonra, 1909 yazı ve kışını Viyana sokaklarında evsiz biri gibi dilenerek geçirdi. Kitleleri etkisi altına alan korkunç bir hitap gücü vardı. 100.000 kişilik bir özel ordu kurdu. Milyonlarca Musevi’yi ve politik görüşüne karşı olanları gaz odalarına gönderdi.
Hayatındaki kadınların trajik sonları oluyordu. 17 yaşındaki yeğeni Geli Raubal ile ilişkisi vardı. Geli 1931 de yatağında ölü olarak bulundu. Bunun intihar mı cinayet mi olduğu su yüzüne çıkarılamadı, fakat intihar olarak nitelendirildi. Hitler 30’lu yaşlarında Alman sinema yıldızı Renate Muller ile tanıştı. 1937’de Renate kendini apartmanının canımdan attı. 40 yaşına geldiğinde ise 17 yaşındaki Eva Braun ile tanıştı. Metresi Eva Braun ile 29 Nisan 1945’te evlendiler.
Hitler’in kadınlara şoveniz bir yaklaşımı vardı. Kadınların politikaya uygun olmadıklarını çünkü mantıkla duygularını ayıramadıklarını söylüyordu. Aynı zamanda Hitler’in kadınsı bir tarafı da vardı. Olgun insanlardan çok, saf ve genç kızlarla beraber oluyordu. Eş cinsel olduğu hakkında söylentiler vardır. Platonik aşklar yaşadığı, Eva ile de aslında fiziksel bir beraberlikleri olmadığı söylenmekteydi.
Adolf Hittler sanat hayatında başarılı olsaydı politikaya atılır mıydı acaba? Venüs’ü Boğa burcunda Yönetici durumda. Peki bu kadar güçlü bir Venüs neden sanata değil de politikaya ve diktatörlüğe kadar uzanan korkunç bir tarihin yazılmasına neden oldu?
Doğum haritasında tek bir gezegeni incelerken bile onun nasıl konumlandığına ve etkileşimlerine bakmak gerekmekte. Hitler’in Venüs’ü tam olarak savaş gezegeni Mars ile birleşmekte. Bu da tutkulu ateşli ama aynı zamanda aşırı sahiplenici ve kıskanç bir yapı oluşturuyor. Venüs’ün ters harekette olması dikkat çekici. Bir gezegenin ters olması enerjisinin içeri doğru çalıştığını, özelliklerini dışarıya yansıtamadığını göstermektedir. Aşkı yaşarken kendini fazla ifade edemez. Platonik veya sapkın bir aşk söz konusu olabilir. Kendini ifadede, yaratıcılığında sorunlara neden olabilir. İlişkilerde daha bencilce, kendini daha fazla düşünen, sosyal olamayan bir ilişki tarzı gösterir. Kişinin sevilmemesine neden olabilir. Kişi genel toplum kurallarına uyum sağlama isteğinde bulunmayabilir. Hitler’in hayatı bunu doğruluyor ve ters durumdaki Venüs sanat için yeterli olamıyor.
Bu birleşimi zorlayan ise Aslan Burcundaki Satürn. Satürn Venüs’ün yaratıcılığını ve kendini ifade etme isteğini kısıtlıyor ve karamsar bir hava getiriyor. Sanatını ortaya koymakta zorlanma ve engellerle karşılaşmasına neden oluyor. Zaten ters durumda olan Venüs gücünü bu haritada maalesef gösteremiyor.
Venüs Satürn karesi, sanat mı politika mı ikilemini çok iyi açıklıyor. Kare açı zorlayıcı, bir şeyleri ispatlama dürtüsü yaratan ve mücadele getiren bir etki yaratıyor. Venüs nasıl ilişki kurduğumuzu, nelere değer verdiğimizi ve sanatsal yeteneklerimizi gösterir. Satürn Aslan burcunda güvensizliği, her şeyi kendi çıkarı için kullanmayı gösteriyor. Kendi çıkarı için örgütleniyor. Hitler’in haritasındaki Boğa’daki Venüs ve Aslan’daki Satürn karesi onun ilişkileri kontrol etmek istediğini ve baskıcı olduğunu göstermekte. Zevklerini baskı altında tutmayı seviyor. Resimlerinde de, aslında onda kötü izleri olan Viyana’yı bol bol kullanmış.
Hitler’in 300 kadar resmi bulunduğu sanılmakta. Bazı kaynaklara göre de aslında resimlerinin 1000’in üstünde olduğunu, özel sekreterinin çoğunu yok ettiğini söylemekte. Bunların hemen hemen hepsi sulu boya resimler. Hitler’in çok az sayıda da yağlı boya resmi var.
Hitler Venüs’ün geri hareketi ve destekleyici bir açısının bulunmaması sonucu kendi yaratıcılığını geliştirememiş, taklitçi olarak kalmış. Sitilini ressam Rudolf von Alf’tan almış. Resimlerinde geleneksel çizgiler göze çarpmakta. Resimlerinin çoğu, şehir hayatını resimleyen şehir manzaraları. Renkleri de geleneksel ve aynı tarzda. Sonuç olarak, çıkış bulamayan bir yaratıcılık kendini bir canavara dönüştürebiliyor.
VENÜS İKİZLER
Venüs Hava Elementindeki bir burçta sevgisini ve ilgisini zihinsel yollarla gösterir. İlişkilerde zihinsel uyum ve iletişim önemlidir. İlişki önce zihinde kurulur. Fikir alış verişi yapacağı, güzel konuşan insanlara çekilir.
Venüs’ ü İkizlerde olan birinin konuşması çok ahenkli ve tatlıdır. Flört etmekten çok hoşlanır. Havai ve değişkendir. Sevgisi çok kısa süreli olabilir. Pek çok ilişki yaşar. Hatta bu ilişkileri aynı anda bile yaşadığı olur. Sosyal ilişkilerde yüzeysel olabilir. Pek çok kişiyle ilişkiye girer fakat derinlere inmekte zorlanır. Sürekli kıpır kıpırdır ve aradığı heyecanı ona verebilecek kişilere aşık olur. Aynı zamanda karşısındaki kişi entelektüel ve iyi bir konuşmacı olmalıdır.
Venüs’ü İkizlerde olan erkek, zeki kadınlardan hoşlanır. Kaçanı kovalamayı sever. Zihinsel birliktelik seksten daha önce gelir. Fazla sadık olduğu söylenemez. Ancak çok zeki çekici biri ile birlikte olabilir. Venüs’ü İkizlerde olan kadınlar da çok zekidir ve konuşmasını iyi bilirler. İlişkilerde fikir alış verişi önemlidir. Çok flörtçü, çok konuşkan ama ilişkilerin fiziksel boyutundan kaçıyor olabilirler. Parayı iyi biriktiremeyebilirler.
Ellerini kullanabilecekleri sanat dallarında başarılı olabilirler. Yaratıcılıklarını zekalarıyla birleştirerek yeni fikirler yaratabilirler. Yine yaratıcılıklarını iletişimde ve yazıda da kullanabilirler.
ORHAN PAMUK
Uluslar arası başarıya sahip romancımız 7 Haziran 1952’de İstanbul’da doğdu. Liseyi Robert Kolej’de bitirdi. 3 yıl mimarlık okuduktan sonra öğrenimini yarıda bırakıp İ.Ü. Gazetecilik Enstitüsünü bitirdi. 1974 yılından itibaren yazı yazmaya başladı. İlk romanı ‘Cevdet Bey ve Oğulları’nı 4 yılda yazdıktan sonra bu yayımlanmadan ‘Sessiz Ev’ ve daha sonra ‘Beyaz Kale’yi yazdı. İlk romanı henüz basılmadan 1979’da Milliyet Yayınları Roman Ödülü’nü aldı. Fakat kitabını yayımlatmak için çok uğraşması gerekti. Kitabı1982’de basıldı ve 1983’de Orhan Kemal Roman Ödülü aldı.
Eserlerinde daha çok, uygarlıklar arasındaki çatışmaları ve İslam dinini konu etmekte. Orhan Pamuk romanlarında dil ve anlatım tekniklerinin yetkin olmasına, detaylara girmesine karşın derin bir anlatıma sahip değil. Romanlarındaki dil sürükleyici ve sürprizlerle dolu.
“Kitabımın çağdaş ve sürükleyici bir roman olmasını istedim ve James Joyce’un Dublin’i anlatışını örnek aldım. Bence Joyce Dublin’i, Avrupa’nın ortasında değil de kenarında bir şehir olarak görmüş, benim İstanbul’u gördüğüm gibi. Tabii dünyanın bir ucunda yaşarsanız milliyetçiliğin bütün kaygılarını taşırsınız; ülkenizin, şehrinizin önemli olduğunu bilmek istersiniz. Böyle hissediyorsanız, şehrin özelliklerini öne çıkarıp Balzac’ın Paris’i ya da Dickens’ın Londra’sı gibi gösterin ki eseriniz dünya edebiyatındaki yerini alsın“.
Benim Adım Kırmızı, 20 dile çevrildi. Kar romanı gelecek yıl ABD de yayınlanacak. Dublin’de 100.000 dolarlık Impac ödülünü aldı. “Benim Adım Kırmızı” ile Amerika kapılarını zorladı ve kendini kabul ettirdi. 5 yıl önce kendisine verilmek istenen ‘Devlet Sanatçısı’ unvanını reddetti. Orhan Pamuk’un haritasına bakacak olursak, Venüs’ü 12. evde İkizler Burcunda, Merkür ve Güneş ile birleşmekte. Buradaki birleşme Venüs, Merkür ve Güneş’in özelliklerinin iç içe geçirerek ortak reaksiyon verdiklerini gösteriyor. Yani, Pamuk yaratıcılığını zihnini kullanarak, düşünce ve yaratıcılığı sentezleyerek kimliğini oluşturmuş. Kimliğini ortaya koyuşu zihinsel bir yaratıcıkla birleşmiş durumda. Kimliği, kişiliği, sanatı, düşünceleri yazarlığı ile birleşmiş iç içe geçmiş. Kendini yazar olarak ifade etmekten hoşlanıyor. İkizler burcundaki yoğunluk ve özellikle Venüs ve Merkür’ün burada konumlanması yazarlığı çift vurgularken, daha çok bilgi vermek ama derinlere inememeyi gösteriyor.
Terazi Burcundaki Satürn, bu birleşime 120 derecelik üçgen açı yapıyor. Düşüncelerin belirli bir denge arayışıyla birleşerek bir platforma oturabildiğini göstermekte. Düşüncelerindeki yaratıcılığı disiplinli çalışarak bir forma sokabiliyor. Böylece bilgiyi aktarırken Venüs’ün yaratıcılığını ve İkizlerin kelimeleri kullanma gücünü ile birleştiriyor.
VENÜS YENGEÇ
Venüs Yengeç’te aileye olan sevgiyi vurgular. Duygusal paylaşımlara ve aileye çok önem verir. Ayrıca içinde bulunduğu topluluğa da çok bağlıdır ve bu gruplar içinde anaç bir tavır sergiler. İlişkilerinde kollayan, koruyan bir tavrı vardır ve sevdiklerine karşı çok fedakardır. Sevdiklerini daima korumak gözetmek ister. Sevdiğine bağlanır ve ömür boyu ayrılmaz. Bazen aşırı sahiplenici de davranabilir. Venüs Yengeç’te yuva sevgisini getirir. Maddi konularda da korumacı davranır. Finansal güvenceye duygusal bir ihtiyacı vardır. Parasını iyi biriktirir.
Venüs’ü Yengeç’te olan kadınlar tam bir annedir. Çocuklarını büyük bir şefkatle büyütür ve hiçbir eksiklikleri olsun istemezler. Evini güzelleştirmeyi çok sever. Bu yüzden evde bol bol vakit geçirirler. Venüs’ü Yengeç’te olan bir erkek, şefkatli, sevecen ve yumuşak bir kadını çekici bulur. Dışarıda gezip tozmaktansa evinde eşiyle birlikte vakit geçirmekten hoşlanır. Yüzeysel ve sadece dış görünüşüne önem veren bir kadın onu mutlu edemez.
HAFİZE ANA
17 Haziran 1930’da İstanbul’da doğan Türk sinemasının ünlü oyuncusu Adile Naşit’ in asıl adı Adile Keskiner’dir. Tiyatro oyuncusu Amelya Hanım’la Komedyan Naşit Bey’in Kızı olan Adile Naşit, babasının ölümü üzerine okulunu bırakıp İstanbul Şehir Tiyatrosuna girdi.
Çeşitli tiyatrolarda oynayıp turnelere çıktıktan sonra 1948’de ‘Lüküs Hayat’ filmiyle sinema oyunculuğuna başladı. 1950’de tiyatrocu Ziya Keskiner ile evlendi. 1961’de Eşi ve abisi Selim Naşit Özcan ile Naşit Tiyatrosu’nu kurdular.
Sinemaya ikinci ve asıl girişini 1970’lerde yaptı. ‘İşte Hayat’ filmi ile Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde En İyi Kadın oyuncu ödülünü aldı. Hababam Sınıfı filmlerindeki Hafize Ana rolleriyle büyük beğeni kazandı. 1981 yılında ‘Uykudan Önce’ isimli çocuk programını yapmaya başladı. Bu kuşak çocukların büyük sevgisini kazandı. Çocuklar onu “Masalcı Teyze” olarak bilirdi. Bir büyükanne gibi kimi zaman masal anlatır kimi zaman nasihatlerde bulunurdu.
Oynadığı roller, saf, iyi yürekli kadın tiplemesiydi ve bunu kendisiyle özdeşleştirdi.
Adile Naşit 11 Aralık 1987’de aramızdan ayrıldı. Adile Naşit’in Venüs’ü Yengeç Burcunda; geleneksel, aileden gelen, genetik bir yaratıcılıktan bahsetmek mümkün. Adile Naşit’in annesi, babası ve ağabeysi de tiyatro sanatçıydı. Bu durumda onun da aynı mesleği seçmesine şaşmamak gerek.
Rollerinde ise yine iyi niyetli, halk kadını tiplemeleri ağırlıktaydı. Onu çoğu zaman fedakar anne rolünde izledik. Yine TRT’de yayınlanan Uykudan Önce programında da büyük anne kimliğiyle yaratıcılığını anne rolüyle başarıyla birleştirebilmişti.
1970’ler de sinemaya ikinci kere giriş yaptığı sırada transit Neptün, daha sonra da transit Jüpiter Adile Naşit’in Venüs’üne üçgen açı yapıyordu. Neptün’ün bu olumlu açısı, ona sempati getirmekte. Aynı zamanda da artistik yetenek sağlıyor. Jüpiter’in olumlu açısı ise popülerlik ve çekicilik getirmekte. Toplum tarafından sevilme ve beğenilmeyi de getiriyor.
Adile Naşit’in haritasında Venüs ve Ay arasında “Karşılıklı Etkileşim” var. Yengeç Burcundaki Venüs, Balık Burcundaki Ay’dan destek almakta. Yengeç Burcunun yöneticisi Ay’dır. Venüs ise Balık burcunda Yücelmiş, yani en iyi konumdadır. Ay Venüs’ün yöneticisi olduğu için Balık Burcunda olması Venüs’ü güçlendirmekte. Karşılıklı Etkileşimde iki gezegen aralarında değiş tokuş yapıyorlarmış gibi birbirlerini güçlendirmiş olurlar. Venüs, Balık Burcundaki Ay’dan destek alırken aynı zamanda Ay da Yengeç Burcundaki Venüs sayesinde güçlenmiş oluyor. Su gurubundaki bu yoğunluk Adile Naşit’in halk tarafından çok sevilmesine ve çocuklar tarafında da bir nevi büyük anne olmasına sebep olmuştur. Kendisini sevgiyle anıyoruz.
VENÜS ASLAN
Venüs Aslan’da eğlence ve yaratıcılıktan zevk almayı getirir. Yaratıcılığını özellikle kendini gösterebileceği alanlarda kullanmak ister. Gösteri dünyası, sahne, herkesin gözünün önünde olabileceği performanslar tam Venüs Aslanlara göredir. Dramatik sanatlara yeteneklidirler.
Canlı, hayat dolu, ateşli ve cömerttir. Lükse, kaliteye ve gösterişli şeylere düşkündür. Dış görünüşüne çok önem verir. Kılığı kıyafeti saçı ilgi çekici ve güzel olmalıdır. Kendi sahip olduğu değerlerle çok övünür. Sahip olduğu bir şeyi dünyanın en mükemmel, eşi benzeri bulunmayan bir şeyiymiş gibi sunar.
Venüs’ü Aslan Burcunda olan kadınlar da erkekler de; ateşli, yoğun, gösterişli ilişkilerden hoşlanır. Beraber olduğu kişi ile gurur duymak, parlamak ve pohpohlanmak ister. İlişkileri yoluyla kendini göstermek ister, dolayısıyla çekici kişilere yönelirler. Yine de eşinin kendinden daha çok dikkat çekmesine dayanamazlar. İlgi çekmediği ortamlarda morali bozulur ve neşesi kaçar.
İlişkilerinde karşı tarafa hükmetmek ve böylece egosunu tatmin etmek ister. Maddi gücüyle gurur duymak ister. Bu yüzden cömertçe para harcayabilir. Aşkta çok gururlu davranır. İstediğinin peşinde bıkıp usanmadan koşar ve sonunda da istediğini elde eder. Kolay kolay beğenmez. Kendine tam anlamıyla eş olarak seçtiği kişi üstün ve eşsiz biri olmalıdır. Sevdiği zaman çok kıskanç olur.
PRİMA DONNA
Madonna Louise Veronica Ciccone 16 Ağustos 1958’de doğdu. Annesinin ölümü onu çok etkiledi ve bu olaydan sonra küçük yaşta güçlü ve bağımsız olmayı öğrendi. Küçük yaşlarda çok flörtçüydü. Yine de derslerinde çok başarılı ve çok da hırslıydı. 1977’de Michigan’dan New York’a balerin olma hayalleriyle geldi. New York’ a gitmesine herkes karşıydı ama dans hocası onu destekledi.
New York’ a ilk geldiğinde çok az parası vardı. Sonra Alvin Ailey Dans okulundan burs kazandı ve 2 sene çok sıkı çalıştı. Bir stüdyoda dans ettikten ve birkaç modellik işi de yaptıktan sonra Sire Records ile 1982’de beraber çalıştı.
‘Everybody’ çıkan ilk single’ydı. 250.000 kopya sattı ve dans listelerinde 3 numaraya kadar yükseldi. İlk albümü ‘Madonna’ 1983 yılında çıktı ve ona milyonlarca hayran kazandırdı. Sadece müzik yapmakla kalmayıp yeni bir moda da yarattı. ‘Lucky Star’ müzik videosunda “Boy Toy” imajını sergiledi. Stili çok popüler oldu. Yeni trendler yaratma konusunda çok başarılıydı. 1980’ler ve 1990’ların en etkili kadın ikonu oldu.
1984’de ikinci albümü ‘Like A Virgin’ çıktığında büyük beğeni topladı ve hemen liste başı oldu. 1985 çok yoğun bir seneydi.’Material Girl’ ün videosu “Vision Quest” filmi ve “Desperately Seeking Susan” filmleri çekildi. “Vision Quest” filmindeki şarkısı “Crazy For You” ile Grammy’e ilk kez aday gösterildi. Bütün Amerika’yı dolaştığı ilk büyük turu 1985’de “The Virgin Tour” du. 16 Ağustos 1985’te Sean Penn ile evlendi. Bu evlilik 1989 yılında sona erdi.
Birçok filmde rol aldı. Fakat en çok rol almak istediği film Evita idi.
1998’de çıkarttığı ‘Ray of Light’ elektronik dünyasına giriş yapmasına neden olmuş ve 1989’da çıkardığı ‘Like a Prayer’ dan sonra en çok satan hit olmuştur. 2000 de elektronik-pop-funk müzik karışımı olan ‘Music’ Grammy Ödüllerine aday olarak gösterilmiştir.
Madonna kuşkusuz şov dünyasının en güçlü ve en zengin kadınlarından biri. Şarkıcı, müzisyen, yapımcı, besteci, idol, aktris, iş kadını, dansçı, eş ve anne aynı zamanda da 1980’lerden beri AIDS’le savaş için çalışıyor. AIDS araştırmalarına birçok bağışta bulunmuştur. 1992 yılında, ‘Erotica’ albümünde AIDS’de kaybettiği arkadaşları için ‘In This Life’ şarkısını yazmıştır. Birçok albüm, 11 tane de 1 numaraya yükselen hit çıkarmıştır.
Madonna’nın Venüs’ü Aslan Burcunda şov dünyasında parlamasına tanınmasına ve bu sayede çok para kazanmasına neden olmuş. Venüs Aslan yaratıcılığını en güzel sahnede gösterir. Sahne sanatlarına karşı çok yeteneklidir. Burası alkış alabileceği, övgü toplayabileceği bir alandır. Kendini göstermekten ve çekiciliğini kullanmaktan zevk duyar. Geniş vizyonu, yeni trendler yaratmasına yardımcı olur.
Madonna’nın haritasında Aslan Burcundaki Venüs’ü, Jüpiter ve Neptün ile kare açı yapmakta. Venüs ve Jüpiter iki benefik (olumlu) etkili gezegen aralarındaki kare açı, zorlamaktan çok, harekete geçirici ve kışkırtıcı olarak nitelendirilebilir. Jüpiter genişletmek, büyütmek, abartmak isteyen bir etki yaratır ve keyfine zevkine düşkün Venüs Aslan’ı harekete geçirir. Venüs/Jüpiter karesi yorulmak dinlenmek bilmeyen, pervasız ve cüretkar bir kişilik yaratmış. Madonna’nın hırsı ve dur durak bilmeden çalışmasını ve yaratıcı enerjisini buna bağlayabiliriz.
1985 yılının ilk yarısında transit Jüpiter Venüs’ünün karşısına geldiğinde çok yoğun bir dönem geçirmiştir. Karşıt açı ilişkilerle ilgilidir. Venüs ve Jüpiter iki benefik gezegen arasındaki bu açı ilişkilerde uyum ve mutluluğa neden olur. Yatırım yapmak için çok iyi bir zamandır. Aynı zamanda toplum tarafından beğenilme ve büyütülmeyi de getirir. 1985’te Madonna’nın hayatında pek çok olumlu gelişme olmuştur. İki filmde rol almış ve “Crazy For You” ile Grammy’e ilk kez aday gösterilmiştir. İlk evliliğini yapmıştır. Sean Penn’den ayrıldıktan sonra ikinci çocuğunun babası Guy Ritchie’ye kadar kimseyle evlenmemiştir.
Neptün Venüs karesi ise, kendine odaklı Venüs Aslan’a derinlik katıyor. Balık Burcunun gezegeni olan Neptün yine su gurubu bir burç olan Akrep’te sezgilerini arttırarak derinlik veriyor. Böylece yüzeysellikten uzaklaştırırken çekiciliğini de arttırıyor. Sabit burçlar arasındaki kare açılar en zor olanlarıdır. Madonna’ya hırs ve motivasyon verebilmiş. Aslan’ın sabit enerjisi Neptün etkileşimi sayesinde derinleşmiş ve renkli fanteziler üretmesine yardımcı olmuş. Neptün dağıtabilen, gerektiğinde de bırakabilen bir enerji veriyor. Madonna belki de bu sayede benmerkezcilikten uzaklaşıp, Aslan’ın geniş vizyonunu yayabilmiştir.
VENÜS BAŞAK
Venüs Başak Burcunda Düşük durumdadır. Dolayısıyla Venüs’ün özellikleri kendini göstermekte güçlük çeker. Venüs Başak, ilişkilerde mükemmellik ve saflık arar. İlişkilerini mükemmelleştirmek ister. Her şeye kusur bulduğu için hiç bir şeyi beğenmez. Gevşeyip hayatın tadını almakta güçlük çeker. Huzursuz ve sinirsel bir ilişki tarzı vardır.
Sakin, sade ve alçakgönüllüdür. Utangaçtır. Kendini göstermeyi sevmez. İlgisini ve sevgisini hizmet ederek göstermeye çalışır. Pratik ilişkilerden hoşlanır.
Yaratırken de detaylar üzerinde herkesten fazla durduğu için huzursuz ve tedirgindir. Bir şeyi yaptıktan sonra üzerinden birkaç kere daha geçip emin olmak ister.
Venüs’ü Başakta olan bir erkek, eşinin tertipli düzgün olmasını ister. Detaylı ve analitik konuşmalardan zevk alır. Venüs’ü Başakta olan bir kadın çok zekidir. Zeki erkeklerin ilgisini çeker. Diğer toprak gurupları gibi paraya ve başarıya önem verir. Kendini mükemmelleştirmek ister. Kılığı kıyafetinde detaylara çok önem verir.
ROBERT REDFORD
Aktör, yönetmen, yapımcı. 18 Ağustos 1937’de Santa Monica California’da doğdu.
Yetenekli bir sporcu olan genç Redford, 1955 yılında Colorado Üniversitesi Baseball bölümünü kazandı. Aynı yıl, annesinin ani ölümü fazla alkol almaya başlamasına ve kolejdeki derslerini aksatarak okula devam edememesine neden oldu.
Ressam olma tutkusuyla, Paris’e gidebilmek için Los Angeles’ta çalışıp para kazanmaya başladı. Floransa’da özel resim dersi aldı. Resimdeki gelişme sürecinin çok yavaş olması O’nu, 1958 yılında hüsranla Los Angeles’a geri dönme kararına yöneltti.
Aynı yıl tanıştığı Lola Jean Van Wagenen ile evlendi. Eşi O’na içki alışkanlığını bıraktırdı ve sanatçıya kariyerini sürdürmesi için destek verdi. New York’a taşındılar ve Redford Pratt Institute’de resim dersleri almaya başladı. Aynı zamanda American Academy of Dramatic Arts’ta tiyatro set dekoru üzerine dersler almaya başladı.
Redford’un ilk işi 1959 yılında, Tall Story Broadway’in tiyatro müdürünün, herhangi bir aktörün projeyi bırakması durumunda sesinin denenebileceğini söylemesiyle geldi. Sonraki birkaç yıl Redford, The Highest Tree, The Iceman Cometh ve Sunday in New York gibi bazı Broadway oyunlarında seslendirme yaptı. İlk sahneye çıkışı 1962 yılında ‘War Hunt’ filmiyle gerçekleşti. Bu film oldukça beğeni toplamasına rağmen, gösterimde çok az yer aldı.
1963 yılında, komedyen ve yönetmen Mike Nichols, ‘Neil Simon’s Barefoot in the Park’ oyununun başrolünü Redford’a verdi. Oyun rekor kırdı, fakat 11 ay boyunca her gün yorucu bir şekilde çalışmaktan usanan Redford, sinema filmine odaklanmaya karar verdi. Yavaş bir geçiş dönemi olmasına rağmen, ilk beş filmi (War Hunt ile başlayarak) izleyiciyi etkilemede başarısız oldu. Cesareti kırılan Redford, 2 yılını Avrupa’da gelecekteki sinema kariyerini düşünerek geçirdi.
1967 yılında Hollywood’a dönen Redford, başrollerini Jane Fonda ile paylaştığı Barefoot in the Park filminde rol aldı. Redford bu filmiyle İzleyici ve yapımcıların dikkatini üzerine çekmeyi başardı. Takip eden yıllarda pek çok filmde rol alan Redford, kurnaz tip karakter canlandırmasıyla oynadığı filmlere mükemmelik katarken, dört filminde de ödül kazandı. ‘Hill and Newman‘ filmi 10 akademi ödülü alırken, Redford’a da En İyi Aktör ödülü kazandırdı. Aktör olarak elde ettiği başarılarından sonra, ilk yönetmen ödülünü ‘Ordinary People‘ (1980) ile aldı. Sinema kariyerinin yanı sıra Redford, bağımsız Amerikan filminin büyükbabası olarak bilinir. Hayatı boyunca, Lola ve Redford’un 3 çocuğu, 4 torunu olmuştur. Çift 1985 yılında boşandılar. Redford’un Modacı Kathy O’rear ile uzun süren ilişkisi 1995 yılında bitti.
Robert Redford’un haritasına bakacak olursak; Venüs Başak burcunda 6. evde. Hizmet etmeyi çift vurguluyor. Başak Burcunun doğal evi 6. evdir. Uzun süre seslendirme yapmış olan sanatçı kendini göstermekten daha çok ihtiyaç duyulduğu alanda hizmet etmeyi seçmiştir. Aslan Burcu olan Redford, Başak burcundaki yoğun gezegen birikimi nedeniyle (Venüs, Neptün, Merkür ve Ay Başak burcunda 6. evdedir.) kendini göstermekten çok geri planda kalmayı her zaman tercih etmiştir.
İlgi odağı olmayı sevmediğini kendisi de belirtmektedir. Venüs, Neptün’le birleşmekte, Başağın titiz ve detaylara boğulmuş özelliğini biraz yumuşatarak, hayal gücünü zenginleştiriyor. Venüs’ ün Uranüs’le yaptığı üçgen açı, ani fırsatlar getiriyor. Sanat hayatının beklenilmedik şekilde gelişmesini buradaki enerjinin rahat akmasına bağlayabiliriz. Uranüs; beklenilmeyi beklemeyi söylüyor.
Venüs’ün diğer açısı Jüpiter’le yaptığı kare açı. Jüpiter ve Venüs iki benefik (olumlu) gezegen. Dolayısıyla aralarındaki kare açı zorlamaktan çok abartmayı, keyif düşkünlüğünü ve aynı zamanda da toplum tarafında tanınmayı getirmekte. Jüpiter Başak’ın detaycılığını daha da abartırken aslında yapılan işi mükemmelleştirmeyi sağlıyor. Venüs Jüpiter karesi zevkleri abartmayı getirdiği için Redford’ un içki alışkanlığı bir süre için başına dert olmuştur. Özellikle Venüs’ ün 6. evde olması, sağlıkla da bağlantılı olduğu için aşırı yeme ve içmenin sağlığa zarar verebileceğini işaret etmekte.
VENÜS TERAZİ
Venüs Terazi Burcunda yönetici gezegendir dolaysıyla çok güçlüdür. Bütün güzel özelliklerini ortaya koyar. Romantik, zarif, ılımlı, aşka aşık, sosyal sevilen bir kişidir. İlişkilere çok büyük ihtiyaç duyar. Karşı taraf çok önemlidir. İlişkilerinin uyumlu, sıcak ve yaratıcı olmasını ister.
Haritasındaki diğer faktörler de destekliyorsa sanata karşı çok yeteneklidir. Aşık olunca bütün yetenekleri ortaya çıkar. Çevresine uyum, güzellik ve estetik katar.
Maddi olarak rahat etmek ve keyfi için rahatça para harcamak ister. Kötü açılarında keyfine aşırı düşkünlük getirebilir.
Elini attığı her şeyi güzelleştirir. Yaratıcılıkta çok başarılıdır. Verimli hayal gücü sayesinde kafasında oluşturduğu şeyi başlamadan tamamlamıştır bile. Venüs Terazi’de kişinin parlaması için verilen bir hediye gibidir. Aşık olunca tam bir romantik olur.
Venüs’ü Terazi’de olan bir erkek kılık kıyafetine çok önem verir. Beğendiği kadın güzel, cazibeli, çekici aynı zamanda da zeki ve konuşabileceği biri olmalıdır. Eşiyle gezmek tozmak, güzel restoranlara gitmek ister. Beraber olduğu kadının güzel, çekici, dış görünüşüne dikkat eden ve yetenekli biri olmasını, parıldamasını ister.
Aşık olunca ilişkisi çok uzun ömürlü olur. Yine de tek bir aşkla bütün ömrünü geçiremez. Her şey kötüleştiğinde kavga gürültü olmadan sakin ve huzurlu bir şekilde ilişkiyi bitirmek ister.
Venüs’ü Terazi’de olan kadın ise zevkli, çekici, anlayışlı olur. Dış görünüşüne çok özen gösterir. Keyfine ve kaliteli şeylere çok düşündür. Hayatını güzelleştirmek ister. Aşka ve sevgiye büyük ihtiyaç duyar. Basit şeyleri bile özele çevirebilir. Güzelleştirme konusunda çok yeteneklidir. Etrafında her zaman hayranlarının olmasını ister. İlişkileri yolunda gitmediği zaman dengesini yitirebilir. İlgi çekmediği zaman mutsuz olabilir.
PABLO PİCASSO
25 Ekim 1881’de İspanya’da doğdu. Asıl adı Pablo Ruiz Blasco’dur. 1889’da ilk yağlı boya tablosunu yaptı. 1893’te küçük bir dergide resimler yapıp yazılar yazdı.
1894’te ‘La Coruna’ dergisinde karikatürler çizdi ve ailesinin ilk yağlı boya tablosunu yayınladı.
1893’te ablasının ölümü üzerine ailesi Barselona ‘ya taşındı. 1896’da Barselona’da dahi bir çocuk olduğu fark edilince ‘Royal Academy of Art’ ın ileri seviye sınıfına kabul edildi. İlk stüdyosuna taşındı ve Barselona’da ilk sergisini açtı. 1897’de Güzel Sanatlar gösterisinde onur ödülü ve sonrada altın madalya aldı. 1900’da arkadaşlarının resimlerinden oluşan 150 portreli ilk sergisini açtı.
1901’de yakın arkadaşı Casagemas’ın intihar etmesi üzerine Paris’e onun stüdyosuna taşındı ve Mavi Dönemi başlamış oldu. Bundan sonra resimlerini annesinin adını kullanarak yapmaya başladı, Picasso. 1904’te Paris’e kesin olarak yerleşti. Artistik çevresiyle ve bohem hayat tarzıyla tanıştı. 1909’da Medrano sirki ve onun bohem dünyası ile tanıştı, Kırmızı Dönemi başladı.
Paris’e gittiğinde ekspresyonistlerin hoşlanacakları konuları resmetti. Dilenciler, kimsesizler, sirkteki insanlar… Fakat bu onu tatmin etmedi ve ilkel sanatı inceledi. Birkaç basit öğe ile bir nesne veya yüzün imgesini oluşturabildi. Fakat iki boyutluluğun getirdiği darlığı önlemek ve üç boyutlu izlenimi vermek için Cezanne’a başvurdu. Oda Picasso’ ya yazdığı mektupta doğayı koniler, küreler ve silindirler olarak görmesini öğütledi. Bunları temel olarak almasını kastetmişti fakat Picasso bunları olduğu gibi aldı.
Picasso Kübizmin diğer yöntemlerin yerini alacağını hiçbir zaman söylememişti, tam tersi her zaman başka bir yöntem denemeye hazır olmuş, en alışılmadık deneylerden geleneksel sanat biçimine dönmüştür.
Picasso deneyler yaptığını reddetmiştir. Ona göre kendisi aramıyor, buluyordu.
1907’de “Les de Moiselles d’Avignon” adlı tablosuyla Kübizm başlatmış oldu.
20’li ve 30’lu yaşlarında metal heykeller yapıyordu. 1913’te babası öldü. Bu dönemde Kübizmden Neo-klasisizme geçti.1918’de Olga ile bir Rus kilisesinde evlendi. 1921’de ilk çocuğu Paul doğdu.
1925’de Neo-klasisizme dönemini bitirdi ve Metamorphose Dönemine başladı.
1935 ”The Minotauromachy” zor bir dönemiydi . Resmi bırakıp yazıya başladı.
Bu sırada Olga ile ayrıldılar ve kızı Maya doğdu.
1936’da Dora ile tanıştı. Bu sırada İspanya’da savaş başlamıştı. 1941’de bir oyun yazdı. Bu sırada hayatına pek çok kadın girmişti. 1943’te Françoise Gilot’la tanıştı. 1947’de ikinci oğlu Claude doğdu. 1949’da ikinci kızı Paloma doğdu.
1952’de, 1947’de başladığı 2. oyunu “Les Quatre Petites Filles”i tamamladı. 1955’te 11 Şubatta karısı Olga öldü ve bunun üzerine Cannes’da ki evini sattı. “Bir şeyleri aramıyorum, bir şeyleri buluyorum.” Diyerek yaratıcılığın ona çok doğal olarak aktığını ifade etmiştir. 2 Mart 1961’de Jacqueline Roque ile evlendi. Picasso 1973’te 93 yaşında Fransa’da Notre-Dame-de- Vie deki evinde öldü.
Picasso hiç kuşkusuz 20. yy sanatının en önemli figürüdür. 22.000 tane eseri vardır. Seramik, mozaikler, heykeller, resimler, grafik sanatı… Picasso’nun haritasına baktığımız zaman Venüs haritada en çok asalet sahibi olan gezegen. Güneşten önce geliyor yani oryantal. Bu da kişinin hayatında o gezegenin önemini vurguluyor. Ayrıca gezegenin Güneş’ten önce doğmuş olması yine onun asaletini arttıran bir etken. Burada Venüs kendi yöneticisi olan Terazi Burcunda çok güçlü bir konumda. Çok küçük yaştan itibaren sanatı hayatının içine alıyor ve bütün ömrü boyunca da devam ettiriyor.
Ay ile yaptığı 60 derecelik açı Venüs’ü destekliyor. Bu hem kadınlar, hem de annesi tarafından desteklendiğini gösteriyor. Zaten Pablo sanat hayatına devam ederken eserlerini “Picasso” annesinin adıyla imzalıyordu. Ay ve Venüs arasındaki bu açı sayesinde duygusal tatminini ve hassasiyetini sanatı ile birleştirebilmiş.
Plüton ile yaptığı üçgen açı, sanatta fark yaratabildiğini ve akımlar yarattığını gösteriyor. Plüton; dönüşümü, değişimi, eskiyi acı çekerek bırakmayı gösterir. Bir kökten değişimin işareti. Picasso’nun sanatına baktığımızda farklı dönemlerde farklı sanat akımlarını denediğini görmekteyiz. Yakın arkadaşı Casagemas‘nın intiharından çok etkilenmiş ve onun morarmış cesedini bulduğu zamanki hisleri onu Mavi Dönem olarak adlandırılan bir süre boyunca resimlerinde mavi rengi kullanmasına sebep olmuştur. Genellikle duygusal etkileşimlerle sanatında yarattığı bir dönemi tamamen bitirerek bambaşka bir tarza yönelmesine neden olmuştur. Buna Plüton ve Venüs arasındaki üçgen açı sebep olmuştur. Plüton bir şeyleri tamamen değiştirip yerine farklı olanı koymayı gerektirirken, Venüs’ün güçlü konumda olması, içindeki yaratma gücünün resmi bıraktığı dönemlerde bile onu sanattan uzaklaştırmayıp, yazı yazarak yaratmaya devam etmesine neden olmuştur. Buradaki üçgen açı Plüton’un aldığı enerjiyi sanata rahatça aktarabildiğini ve “yaratabildiğini” göstermekte. Plüton aynı zamanda tutku ve seksin de gezegenidir. Kendinin de söylediği gibi seks ve kadınlar hayatında ve eserlerinde çok büyük rol oynamıştır. Stilindeki ani ve dramatik değişiklikleri çoğu zaman da yeni bir aşk ilgisiyle bağlantılıydı. Venüs’ün Terazi’de ki öncü niteliği ve Ay Yay burcundan aldığı ateş desteği onun vizyon sahibi olmasına ve farklı kültürleri içine almasına neden olmuştur.
VENÜS AKREP
Venüs Akrep Burcunda düşük durumdadır. Venüs’ün zarif, yaratan, uyumlu enerjisi Akrep’in şüpheci, gizemli tarafıyla pek uyuşmaz. İlişkilerde aşırı tutkulu, sahiplenici, şüpheci, tutucu ve kıskançtır. Yakın ilişki ihtiyacı içindedir. İlişkiye girdiği zaman eşinin bütün sırlarını öğrenmek ister ama kendi sırlarını gizleyebilir. Aşkın cinsel yanını ön planda tutar. Akrep seksi temsil ettiği için Venüs’ün romantizmi gider ve cinsellik ön plana çıkar.
Çok güçlü hisleri vardır. Hoş ve cazibelidir. İlişkilerinde güç sahibi olmak ister. İlişkilerde olduğu kadar sanat ve maddi kaynaklarını ele alırken de derinlemesine inmek ister. Seçtiği alanda konsantre ve dikkatlidir. Doktorluk ve bilim adamlığı konusunda özellikle yeteneklidir. Fakat sanatçı, yazar ve müzisyende olabilir. Yaptığı işe tutkuyla bağlanır ve en iyisini yapar.
Venüs’ü Akrep’te olan erkekler, seksi, güçlü, tutkulu ve duygusal kadınlardan hoşlanırlar. Çok beğenilir ve çapkın olurlar. Her karşılaştığı kadını çözmek ve incelemek isterler. Sezgileri de güçlü olduğu için karşısındakinin zayıf ve güçlü taraflarını hemen görebilirler. Güzellikten çok çekiciliğe önem verir ve eşinin kendi özel hayatına saygı duymasını isterler.
Venüs’ü Akrep’te olan kadınlar, seksi ve çekicidir. Sevdikleriyle aralarında çok güçlü ve derin bir bağ vardır. Çekiciliklerini karşılaştıkları her erkek karşısında kullanmak isterler. Bunun yanında tutucu ve aşırı sahiplenici olurlar. Derin sezgileriyle karşısındakinin aklından geçenleri tahmin edebilirler.
ALICIA CHRISTIAN FOSTER
Jodie Foster 19 Kasım 1962 yılında Los Angeles’da doğdu. Kariyerine 2 yaşında başladı. 1968 Mayberry R.F.D. televizyon dizisinde ilk rolünü aldı. 1975 yılında Taxi Driver filmi için fahişe rolü teklifi aldı. Bu rolüyle en iyi kadın oyuncu kategorisine aday gösterilerek kariyerinde önemli bir adım atmış oldu.
1980 yılında College Lycée Français’i bölüm birinciliği ile bitiren Foster, English Literature at Yale University’den 1985 yılında mezun oldu. 30 Mart 1981 tarihinde John Warnock Hinkley’in ABD Başkanı Ronald Reagan’a suikast girişimini hayatının en trajik olayı olarak nitelendiriyor.
Oyunculuk dersini hiç almamasına rağmen, 30 yaşından önce iki Oscar ödülü aldı.
İlk ödülünü “The Accused” (1988) filmindeki rolüyle, ikincisini “The Silence of the Lambs” (1991) filmlerindeki rolüyle aldı.
Jodie Foster’ın haritasına baktığımızda Venüs’ü Akrep Burcunda 11. evde ve ters durumda. Venüs Akrep burcunda Yöneticisi Boğa’nın karşısında olduğu için Zararlı durumdadır. Burada Venüs uyum, yaratıcılık ve harmoni duygularını yaşayamaz. Akrep kuşkucu ve incelemeyi seven bir burçtur. Gevşeyemez çünkü sürekli tetikte olmak ister. Dolayısıyla Venüs burada aşkın ve ilişkilerin fiziksel yönünü vurgular. Çok hırslıdır ve aklını koyduğu şeyi yaratana kadar çalışıp didinir.
11.evdeki Venüs gurupları, sosyal hayatı, kurumları gösterir. Burada sosyalleşmekten hoşlanan, guruplar içinde olmaktan hoşlanan bir özelliği yansıtır. Fakat Jodie Foster’ın Venüs’ü ters durumda. Venüs’ün ters olması enerjisinin içeri doğru çalıştığını, özelliklerini dışarıya yansıtamadığını göstermektedir. Aşkı yaşarken kendini fazla ifade edemez. Platonik veya sapkın bir aşk söz konusu olabilir. Kendini ifadede, yaratıcılığında sorunlara neden olabilir. İlişkilerde daha bencilce, kendini daha fazla düşünen, sosyal olamayan bir ilişki tarzını gösterir. Kişinin sevilmemesine neden olabilir. Kişi genel toplum kurallarına uyum sağlama isteğinde bulunmayabilir. Jodie Foster bütün sanatçıların hayali olan Oscar ödülünü, evde kapının arkasına kaldırdığını söyleyerek onun için aslında değersiz bir şey olduğunu ifade etmiştir. Bunun yanında ters durumdaki Venüs’ün Akrep Burcunda olması onun cinsel tercihindeki sapmayı da açıklamakta. Suni döllenme yoluyla hamile kalmış ve “Bir erkekle seks yapmayı düşünemiyorum bile…” demiştir. Venüs’ün ters olması kadınsı tarafını göstermekte sorun yaşadığını işaret ediyor.
Venüs Neptün’le birleşmekte. Ona yine derinlere inme imkanı vermekte ve hayal gücünü zenginleştirmekte. Neptün sinema ile de özleştirilen bir gezegendir. Bu birleşime 8. evdeki Aslan Burcundaki Mars kare açı yapmakta. Kare açı zorlayıcı, kışkırtıcı ve motive edici bir açıdır. Ona çalışma hırsı ve motivasyonu vermiş ve büyük başarı sağlamasına yardımcı olmuştur. Kuşkusuz bu başarıda Akrep Burcundaki diğer gezegen yoğunluğunun da payı var. 8. evde Aslan burcundaki Mars, cinselliği tekrar vurguluyor. Buradaki Mars güçlü seks dürtüleri veriyor. Venüs’le yaptığı kare açı ise bu potansiyeli zorluyor. Özellikle sabit burçlar arasındaki zorlayıcı açılar kişiyi çok yıpratır fakat aynı zamanda da hırs ve çalışma isteği verir. Yorulmak bilmeden çalışabilirler.
VENÜS YAY
Venüs Yay’da, ateş özelliği ile ilişkilerde hevesli ve cesur davranır. İlişkiye girmek ve kendini göstermek ister. Vizyonunu cesaretini göstermek ister. Sosyallikten, spordan hareketten hoşlanır. Eşiyle macerayı paylaşmak ister. Dağlara tırmanmak, paraşütle atlamak, okyanusun derinliklerine dalmak ister. İlişkilerde özgürlüğüne çok önem verir. Yaklaşımları dobra ve dürüsttür.
Yabancı kültürlere ülkelere de büyük çekim duyar. Eğlenceli ve maceracıdır. Spor, dans, yabancı ülkelerde rehberlik Venüs Yay’ın çok hoşuna gider. Parayı kolayca harcayabilir. Çok cömerttir fakat parasının hesabını bilmeyebilir.
Venüs’ü Yay’da olan bir erkek, duygularında pek derinlere inemez. Güzel, hoş aynı zamanda da kafasını kullanan maceradan hoşlanan, sportif kadınları çekici bulur. İlgisi önce dostlukla başlar sonra sevgiye döner. Çok flörtçüdür ama ona özgürlüğünü yaşatan bir kadınla da uzun süreli bir beraberlik yaşayabilir. Venüs’ü Yay’da olan kadın cana yakın sıcak ve çekicidir. Cömerttir. Zevki için para harcar. Girişken ve maceracıdır. Seyahat etmeyi ve yabancı insanlarla tanışmayı çok sever.
AEROBİKÇİ KADIN
Amerikan aktristi, politik eylemci ve aerobikçi.
Jane Fonda 21 Aralık 1937’de doğdu. Henry Fonda’nın ikinci karısından olan kızı.
18 yaşında ilk filmi ‘Country Girl’ ile sinema kariyerine başladı. Annesi Jane 13 yaşındayken intihar etti. 1965’te Roger Vadim ile evlendi ve Vanessa adında bir kızı oldu. Bu evlilik 1971 yılına kadar sürdü. ‘Barbarella’ filminde seksi bir rolü vardı.
1969’da tarzını değiştirerek ciddi birinci sınıf bir aktrist oldu. “They Shoot Horses, Don’t They?” deki rolüyle New York Film Kritikleri Ödülü’nü ve 1972 yılında “Klute,” ile Oscar aldı. 1978 yılında ‘Julia’ daki rolüyle En İyi Aktrist olmak üzere 7 kere Academy Award’ a aday gösterildi. 1979 yılında ‘Coming Home’ ile Oscar kazandı.
Politikayla ilgilendiği dönemde, 1973’te Tom Hayden ile evlendi ve Senatoya girmeye çabaladı. 1990 yılında Tom Hayden’den boşandı. Fiziksel olarak formda ve aktif kalabilmek için bir nevi aerobik gurusu oldu ve bir çok aerobik videosu yaptı. 670 milyon dolarlık bir aerobik ve sağlık imparatorluğunun başına geçti.
1991 yılında medya kralı Ted Turner ile evlendi. İlişkilerinde büründüğü bukalemun kimliğiyle oyunculuğu bırakıp ideal eş oldu. Fakat 2000 yılında çift boşandıklarını açıkladılar.
Jane Fonda’nın haritasına baktığımızda Ateş Elementinin ağırlıkta olduğunu görmekteyiz. Venüs Yay Burcunda; uçarı, maceracı, yeniliklerden hareketten hoşlanan bir kadın tiplemesi çizmekte.
Venüs, Aslan Burcundaki Ay’la üçgen açı yapmakta. Bir kadının haritasında Venüs ve Ay kadınsı tarafını vurgular. Fonda’nın haritasında bu iki gezegen Ateş burçlarında ve aralarında doğal bir akış var. Bu da Fonda’nın ateş elementini, dişiliğinde çift vurguladığını göstermekte ve spora olan ilginin ne kadar yoğun olduğunu açıklamakta.
Bunu kullanarak kendini çok büyük bir maddi kaynak yaratmıştır ve bu özelliği oyunculuğunun önüne geçmiştir. Yay’ın kendinden emin ve maceracı arayışı fırsatları değerlendirmesine neden olmuş.
Venüs’ün Neptün’le yaptığı kare açı, onun aslında yanıltıcı yanını vurguluyor. Değişken burçlarda olan bu kare onun zaman zaman dağılmasına da neden olabilir.
VENÜS OĞLAK
Oğlak, Venüs’e aşkta ciddiyet getirir. Venüs’ü Oğlakta olan kişi ilişkilerinde çekingendir. Yavaş fakat sağlam ilerler. Mesafeli, aklı başında ve ciddi bir sevgilidir. Ne istediğini çok iyi bilir. Hayatının erken dönemlerinde yakın ilişkiye girmez fakat sonra karşısındakine kendini adar.
İlişkilerde maddi güvence ve prestij arar. Kendinden yaşça büyük, olgun ve aklı başında kişilerden hoşlanır. Amaçları doğrultusunda da ilişkiye girebilir. Balıklama bir ilişkiye atladığı hiç görülmemiştir. Düşünüp taşınıp karşısındaki insanı tartar. Çalışmayı ve disiplini sever.
Para konusunu da çok ciddiye alır. Sorumluluk sahibidir. Tutkularında bile sorumlu davranır. Aşkta romantik sözlerden çok elle tutulur somut şeyler görmek ve yaşamak ister. Mantıklı ve temkinlidir. Boş sözlere pek kulak asmaz. Karşısındakinin duygularını bir şekilde görmek ister.
Yaratıcılığını daha çok mimari ve mühendislikte kullanır. Resim yaparken pigmentlerin nasıl oluştuğunu bilmek ister. Eğer müzik yapıyorsa ses dalgalarının nasıl olduğunu inceleyecektir. Yarattığı şeyin elle tutulur gözle görülür niteliklerini araştıracaktır. Yaptığı işi çok ciddiye alır.
Venüs’ü Oğlak Burcunda olan kadının, sosyal, ahlaki ve duygusal olarak kabul edilebilirlik sınırları vardır ve bu sınırları kimseye çiğnetmez. Daima kontrollüdür. Hareketlerini tartar. Düşüncesiz davranışlarda bulunmaz. Venüs’ü Oğlak burcunda olan erkek; küçük bir kız çocuğu gibi davranan bir kadınla bir ilişki yaşayamaz. Olgun ve kontrollü kadınlardan hoşlanır.
KENDİNE AİT BİR KADIN
İngiliz yazarı ve romancısı Virginia Woolf, 25 Ocak 1882’de Londra’da doğdu. Yazılarında İngilizce’yi mükemmel bir şekilde kullanmıştır. Babasının 1904 yılında ölümünden sonra Bloombury’ye taşındılar. Daha sonra burası avant-garde edebiyat salonunun merkezi haline geldi.
İlk iki romanı geleneksel formattaydı. 1921’de kendi deneysel empresyonist tarzını kullanmaya başladı. 1922’de yazdığı romanı ‘Jacob’s Room’ 1925’te ‘Mrs. Dalloway’ 1928’de ‘A Biography’ ve 1929’da yazdığı feminist deneme yazısı ‘A Room Of One’s Own’ büyük beğeni kazandı. 4 kitabı ölümünden sonra yayımlandı. Yazarın 9 romanı, 1 oyunu, günlükleri, mektupları, bir çok denemesi ve anıları vardır.
Virginia eğitimini evde tamamlamış ve babasının muhteşem kütüphanesinden yararlanmıştır. 1912’de Leonard Woolf ile evlendi. Gerçekten çok iyi bir ortaklıkları vardı fakat evliliklerinde hiç seks yoktu. Virginia daha sonra Vita Sackville-West adında bir kadına aşık oldu. 1917 yılında kocasıyla birlikte Hogarth Matbaasını kurdular.
Virginia’nın ilk sinir krizi Birinci Dünya Savaşı sırasında başladı. Bunlar, daha sonra dönem dönem sinirsel, fiziksel ve duygusal krizler halinde tekrar etti. Bu krizler en çok romanlarını bitirmesine yakın zamanlarda tekrarlanıyordu. Virginia erken çocukluk döneminde yarı kardeşi sayılan Gerald George Dunkworth tarafından tacize uğramıştı. Gerald daha sonra onun yayıncısı oldu.
Virginia yazılarında onu en çok rahatsız eden şeylerin; hayat, ölüm, intihar, delilik ve eski hatıralar olduğunu yazmıştı. Daha fazla yazamayacağını anlayınca yaşamamayı seçti ve 28 Mart 1941’de Ouse Nehri’nde intihar etti.
Virginia Woolf’un haritasına baktığımızda en güçlü gezegenin Oğlak Burcunda olan Venüs olduğunu görüyoruz. Venüs 9. evde; dünyayı anlama isteğini gösteriyor. Çalışarak, gezerek, farklı kültürlere girerek öğrenmeyi getiriyor. Venüs’ün Oğlak burcunda olması Satüryen karakteriyle oldukça karamsar bir bakış açısı oluşturuyor kuşkusuz. Zaten Venüs de gücünü yöneticisi olduğu Satürn’den almakta. Virginia’nın haritasında, Boğa burcundaki Satürn ve Oğlak burcundaki Venüs’ün “Karşılıklı Etkileşim”i var. Oğlak burcundaki Venüs, Boğa burcundaki Satürn’den destek almakta. Oğlak burcu Satürn gezegeninin Yöneticisidir. Boğa burcu da Venüs gezegeninin Yöneticisidir. Karşılıklı Etkileşimde iki gezegen aralarında değiş tokuş yapıyorlarmış gibi birbirlerini güçlendirmiş olurlar. Aralarında açı olmasa ya da aralarında sert bir açı olsa bile bu Karşılıklı Etkileşim iki gezegeninde gücünü arttırmasına yardımcı olur. Yazarın romanlarındaki dil ve anlatım, yaratılan hava Satürn’ü oldukça iyi göstermekte. Disiplinli, gelenekçi ve karamsar bir bakış açısı…
Haritada Venüs’ün Ay’la olan karesi duyguların ve yaratıcılığın birbiriyle çakıştığını gösteriyor. Bir kadının haritasında Venüs ve Ay onun kadınsı tarafını gösterir. Ay daha duygusal düzeyde, anne ve annelikle bütünleştirilen tarafı, Venüs ise daha çok dışarıya yansıtılan tarafını gösterir. 12. evde gizlenmiş olan Ay annenin kayıp olduğunu göstermekte. Virginia annesini erken yaşta kaybetmiş ve küçük yaşta uğradığı taciz sonucu kadınsı tarafını keşfedememiştir. Venüs Plüton ile 120 derecelik üçgen açı yaparken, Plüton’un 12. evde olması yine ölüm temasını ve Virginia’nın sinir krizlerini yazılarına taşımasına sebep olmuştur.
VENÜS KOVA
İdealizm ve sadakatle sever. Venüs Kova, ilişkilerinde özgür ve mesafeli olmak ister. Geleneksel olmayan ve tuhaf ilişkilerden hoşlanır. Kendi kişiliğini ifade edebilme özgürlüğü verebilen ilişkilerden hoşlanır. Bu yüzden bireyselliğine önem veren kişilere yönelir. İlginç, bohem tarzda kişilerden hoşlanır. Özgürlüğünü yaşayabileceği ilişkilere girer. Yaratırken uçlarda olmayı sever.
Aşkta dokunmaktan çok konuşmaktan, tartışmaktan hoşlanır. Kovadaki Venüs aşkta büyük arzular yaratmaz. Sevgisi fazla derin değildir. Tuhaf, farklı ilişkiler, değişik maceralar, sıra dışı insanlar tam ona göredir. Her zaman imkansızı kovalar durur.
Venüs’ü Kova’da olan bir kadın kendini seksi bulan değil anlayabilen bir erkekten hoşlanır. Venüs’ü Kova’da olan bir erkek ise, yetenekleri onu şaşırtan bir kadını çekici bulur. Güçlü kişilikli zor kadınları seçer. Hiçbir zaman emin olamayacağı beklenmeyeni bekleyeceği bir kadını çekici bulur.
Yaratıcılığı da aynı şekildedir. Düşüncede, sanatta, modada, teknolojide hep uçlarda ve farklı bir boyutta gezer. Bugün yarattığı şey bütün dünyanın beş sene sonra yapacağı şeydir. İdealist ve moderndir. Herkesten çok farklı bir bakış açısı vardır. Yaratırken teknoloji de kullanmayı sevdiği bir araçtır. Arkadaş gurupları içinde olmayı sever. Guruplar içinde yaratıcılığını daha verimli kullanabilir.
DIANE ARBUS SIRA DIŞI BİR FOTOĞRAFÇI
Diane Nemerov 14 Mart 1923’e New York’ta doğdu. Batı Central Park’ ta büyüdü. Babasının 5th Avenue’da bir dükkanı vardı. 14 yaşında Allan Arbus ile tanıştı ve 4 yıl sonra ailesinin karşı olmasına rağmen evlendi. Bu sıralarda Allan, Diane a fotoğraf çekmeyi öğretti.
2. Dünya Savaşı’ndan sonra Allan ve Diane moda fotoğrafçılığı işinde beraber kariyer yaptılar. 1957 de Diane Allan’dan ayrı çalışmaya başladı. Bu sırada ilişkileri de yürümüyordu ve 1959 da ayrıldılar. Bu sıralarda Diane moda fotoğrafçılığından “farklı insanları” çekmeye yöneldi. Özürlü olarak adlandırılanları, travestileri ve akıl hastalarını çekmekten hoşlanıyordu.
“Özürlüler fotoğraflamaktan en çok hoşlandıklarım. Bunlar ilk çektiğim grup ve benim için bu muhteşem bir deneyim oldu. Onlara taptım. Hala onlara tapıyorum. Bu en iyi arkadaşlarım oldukları manasına gelmiyor ama bana utanç ve merakla karışık saygı duygusunun karışımını yaşatıyorlar. Özürlülerin efsanesinde bir kalite var. Bir masal kahramanı gibi seni durduruyor ve bir sırrı söylemeni istiyor. Bir sürü kişi travmatik tecrübeler edinecekleri korkular yaşarlar. Özürlüler kendi travmalarıyla Dünya’ya geliyorlar. Zaten bu hayattaki testlerini geçmiş oluyorlar. Onlar aristokratlar. “
1962’de 35 mm.den kare formata geçti. 1963 de Guggenheim Fellowship ödülü aldı. 1964 de ilk sergisini Modern Sanatlar Müzesi’nde açtı. 1966 da tekrar Guggenheim Fellowship tarafından ödüllendirildi. Çalışmaları 1967’de de Modern Sanatlar Müzesi’nde tekrar gösterildi. 1969’ da kocasından boşandı. Diane Arbus 26 Temmuz 1971’de intihar etti.
1972’de, Venedik Bienali’nde sergisi olan ilk Amerikan fotoğrafçısı olarak onurlandırıldı. Arbus’un çalışmalarının fotoğraf dünyasına etkisi, düzgün ve tat alınabilir sayılan sanatın sınırlarına sert bir saldırı niteliğindedir.
“Aşk; anlaşılma ve anlaşılmamanın olağandışı ve akıl sır ermez bir kombinasyonunu içerir.”
Arbus Kova Burcundaki Venüs’ünü tam anlamıyla kullanmış; toplumda farklı olanı, aslında çok önem verilmesi gereken ama insanların görmezden geldiği kesimlere mercek tutmuş ve idealizmiyle bütün dünyaya onları tekrar hatırlatmıştır. İnsanlığın birliği için tekrar hatırlanması gerekenleri çok seneler önce başarmıştır.
Farklı ve şok edici tarzı daha sonra pek çok sanatçıya ilham kaynağı olmuştur. Bunun en güzel örneği 1967’de fotoğrafladığı “Identical Twins” İkiz Kız Kardeşler; Stanley Kubrick’in, korku filmleri sıralamasında her zaman ilk 10 a giren “Shining” filminde, Danny’nin koridorda bisikletiyle dolaşırken karşılaştığı ikiz kız kardeşlere esin kaynağı olmuştur.
Arbus, 1941 yılında transit Satürn Boğa burcunda, Kova Burcundaki Venüs’üne kare açı yaparken evlendi. Satürn Venüs karesi ilişkileri zorlayan ve sorumlulukları sert bir şekilde yaşatan bir özellik getirir. Duyguları ve aşkında otoriteye karşı çıkmayı getirir. Bu da evliliğin ailesinin onayı olmadan gerçekleşmesini açıklamakta.
1957 -1959 arasındaki dönemde hem evliliği hem de sanatında ani değişiklikler oldu. Allan’dan ayrı yaşamaya başladı ve moda fotoğrafçılığından çok farklı bir yere kamerasını çevirdi. Bu sırada transit Uranüs Aslan Burcunda ilerlerken Kova Burcunda ki Venüs’üne karşıt açı yapmaktaydı. Karşıt açı hem ilişkileri zorlayan hem de farklı bir tarafa götüren bir açıdır. Uranüs’ün ani şok edici etkisi Arbus’un Venüs’ünü etkiledi ve bir şekilde de harekete geçirdi. İçindeki farklı arayışları ortaya çıkardı ve sıradanlıktan çok uzak, Kovanın idealizmi ve farklı yaratıcılığını ortaya koydu.
“Gerçekten inanıyorum ki; bazı şeyleri ben fotoğraflamasam kimse görmeyecek.”
Arbus farklı sanat anlayışını, kullandığı teknolojiye de yansıttı. Çoğu fotoğrafçının kullandığı klasik 35 mm. dikdörtgen formattan, çok daha sıkışık ve karamsar bir duygu veren ve aynı zamanda da kullanılması oldukça zor olan kare formata geçti. 1962’de transit Satürn Arbus’ un Venüs’ünün üstünde tamda bu sıkışıklık ve karamsarlık duygusunu gösteriyor.
VENÜS BALIK
Venüs Balık’ta Yücelir. Burası en çok rahat ettiği konumdur. Gücünü gösterebileceği bir yerdir. Venüs burada ilişkilerde duyarlılık, ılımlılık, şefkat ve sıcaklık verir. Venüs’ün sevgisi burada yücelir ve aşk sevgisinden, evrensel tanrısal bir sevgiye ulaşır.
Venüs’ü Balık Burcunda olanlar romantikleşir, hayalleri güzelleşir, zarif düşünceli ve romantik olurlar. Sevgilisiyle “Bir” olmak ister. Çok fedakar ve vericidir. Aynı zamanda ilişkilerde hayalperesttir ve ayakları yere basmayabilir. Gizlilikten hoşlanır. Gizemlidir. Bu da platonik olabilen bir yapıyı getirir. Hassas yapısından dolayı çok çabuk kırılabilir.
Venüs Balık Burcundayken yaratıcılık en üst safhadadır. Evrensel bir bakış açısı olduğu için yaratıcılıkta sınır tanımaz. Hayal gücü çok gelişmiştir. Çok renkli hayalleri vardır ve yaratıcılık konusunda rüyaları gerçek yapabilir. Venüs Balık’ta sanatın en üst noktasına ulaşmak gibidir. Müzik, dans, şiir Venüs Balık için çok doğal ve kendinden gelişendir.
İletişimi konuşmadan hissederek yapmayı sevdiği için müziği, şiiri ve sanatı sevgisinin derinliklerini anlatmak için kullanır. Duygular, şiirler ve romantizmle zaman geçirirken aşkın fiziksel boyutunu unutabilir.
Venüs’ü Balıkta olan kadınlar da erkekler de çok cazibeli ve romantik olurlar. Özellikle Venüs bu burçta kadınlara büyük cazibe ve çekicilik verir. Anlaşılmaz ve gizemli bir havaları vardır. Venüs Balık burcundaki bir kadına Afrodit’in bütün güzelliklerini sunar. Venüs’ü Balık Burcunda olan bir erkek, çok duyarlı ve romantik olur. Çekici, romantik ve gizemli kadınlardan hoşlanır. Hayallerindeki kadını fazla idealize ettiği için de aşkı platonik olarak yaşayabilir. Bütün hayatını şiirler, besteler yazarak platonik bir aşkın peşinde geçirebilir.
VİCTOR HUGO
Büyük Fransız şair ve yazar. 26 Şubat 1802’de Fransa’da doğdu. Anne ve babasının arasındaki geçimsizlik yüzünden daha çok babasıyla beraber yaşadı. Babasının görevi nedeniyle İspanya’ da ilkokula başladı. İspanyol aristokratlarının çocuklarını kabul eden okulda, sonradan soyluluk unvanı almış bir burjuva generalinin oğlu olması, alay konusu edilerek dışlanmasına rol açmıştır.
Araştırmacılar İspanya’da ki okul günlerinin Hugo’nun aristokrasiye bir yandan hayranlık duyarken bir yandan da nefret etmesi gibi gerilimli bir duyguya kapılarak liberal – demokratik ilkeleri seçmesinde büyük rol oynadığını iddia etmişlerdir.
Napolyon’un imparatorluktan düşmesiyle babası Paris’e dönmek zorunda kalınca Hugo için zor günler başlamış oldu. Maddi sıkıntılar yüzünden eğitimine devam edemedi fakat kendi kendine okumayı sürdürdü. 20’li yaşlarında kraliyet yanlısı yazdığı şiirler sayesinde 18. Louis tarafından aylığa bağlandı ve romantik akımı benimsemesinden sonra önünde bütün kapılar açıldı. 1827’de “Cromwell” ve 1830’da yazdığı “Hernani” oyunları büyük yankılar uyandırdı. 1931’de maddi sıkıntı yüzünden yayın evinin ısrarı üzerine yazdığı “Notre Dame’ın Kamburu” yazdığı eserler içinde en yüzeyseli olmakla birlikte yine de beğeniyle okundu.
1931 – 1941 yılları arasında çok sayıda şiir, roman ve oyun yazdı. 1841’de Fransız Akademisine seçildi. 1848 ihtilalinden sonra Cumhuriyetçi tarafa geçti. Cumhurbaşkanı seçilen Napolyon imparatorluğunu ilan edince 1851’de Fransa’yı terk etti. Channel Adasında 20 yıl boyunca gönüllü sürgün hayatını seçti. 1861’de burada yazdığı “Sefiller” en çok tanınan ve en çok sevilen eseridir. Bu romanda Hugo, kahramanlarını Fransa tarihinde yaşamış yada kendi hayatında olan kişilerden seçmiştir. Hatta, Marius tiplemesinin yazarın kendi gençliğinin idealize edilmiş biçimi olduğu söylenmektedir. Fransa’da o günlerde yaşanan karışıklığı ve sefaleti zengin bir tasvir ve şiirsel bir dille anlatmıştır. Üçüncü Cumhuriyet ilan edilince Hugo Paris’e döndü ve bir kahraman olarak karşılandı. Meclis’e seçildi fakat politikadan çok edebiyatla ilgilenmeyi tercih etti. 1885 yılında öldüğünde büyük bir törenle gömüldü.
Hugo romantizm akımının en önemli temsilcilerinden biriydi. Haksızlıklara her durumda karşı çıkmıştır. Romanlarında toplumsal eşitsizliklerin izleri vardır. Barış, özgürlük ve toplumsal adaletin gerçekleşmesine olan inancını ve tüm bu değerlere olan bağlılığını dünya edebiyatının başyapıtlarında biri olan Sefiller’ de vurgulamıştır.
Victor Hugo’nun haritasına baktığımızda, Balık Burcunda bir gezegen yoğunluğu görülmekte. Venüs’ün yanı sıra Plüton, Güneş ve Merkür de Balık burcunda bulunmakta. Bu da Balık’ın fedakarlığını, yaratıcılığını, kendini feda etme temasını güçlendirmekte…
Victor Hugo’nun hayatına baktığımızda da bunu net bir şekilde görebiliriz. Kimi zaman akıntıyla birlikte hareket etmek zorunda kalsa da yine de idealinde olan ve toplum için en iyi olanı sonunda gerçekleştirmiştir. Gerektiğinde de idealleri için kendini feda edebilmiş olduğunu görüyoruz. Venüs’ün konumuna tek başına baktığımızda da Venüs, Plüton ve Güneş ile Balık Burcunda birleşmiş durumda. Plüton çok ağır etkili, ölümü, dönüşümü, acı çekerek eskiyi bırakmayı temsil ediyor. Balık burcundaki etkisi ise Güneş ve Venüs’le olan etkileşiminde, hem kişinin kendisini hem sanatını ve duygularını, bütünün faydası için feda edebildiğini bir nevi kendini arıttığını göstermekte. Kendi egosunu, toplumun bütünü için faydalı olduğuna inandığı sistemi savunmak adına kolayca bırakabilmeyi gösteriyor. Bu kadar derin ve fedakar bir yapıyı Venüs’ün hayalleriyle süsleyip yaratıcı bir şekilde kaleme alabilmiş. Hugo’nun hayatına bakacak olursak, içinde bulunduğu çağ çok karmaşık ve sıkıntılı. Bunun bütün baskısını üstüne almış gibi görünüyor. Venüs’ün güçlü konumda olması bütün bu karmaşayı yazıya dökerek topluma aktarabilmesini sağlamış.
Victor Hugo’nun Venüs’ü Deneb Adige sabit yıldızı ile birleşmekte. Deneb Adige sabit yıldızı, güçlü kararlı ve çabuk öfkelenen bir mizacı göstermekte. Kuğu ile özleştirilen yıldız, bir kuğu gibi zarif fakat gerektiğinde saldırgan da olabilmeyi anlatıyor. Ayrıca öz disiplin ve farkındalığı da sağlıyor.
Hugo’nun haritasında bu birleşimin karşısında ise Satürn ve Jüpiter bulunmakta… Satürn yine kasvetli bir havayı ve baskıyı gösteriyor. Zorlanmayı, engelleri ve alınan dersleri gösteriyor. Jüpiter’in karşıt açısı ise, benefik (olumlu) etkili bir gezegen olduğu için, bu alanı genişletiyor ve harekete geçiriyor. Venüs’ün karşısında yaratıcılığını ortaya koymayı, hayal gücünü zenginleştirmeyi ve toplumca tanınıp sevilmeyi anlatıyor.
2004, İstanbul
Bu yazının tüm hakları saklıdır. İzin almadan hiç bir şekilde kullanılamaz. FİKİR VE SANAT ESERLERİ KANUNU UYARINCA KISMEN VEYA TAMAMEN BU SİTE, E-BÜLTEN VE E-POSTA İÇERİĞİNİN ESER SAHİBİNİN İZNİ OLMAKSIZIN KOPYALANMASI, YAYIMLANMASI VE DAĞITIMI HUKUKİ VE CEZAİ YAPTIRIMA TABİ OLUP, AYKIRI DAVRANANLAR ALEYHİNDE GEREKLİ TAKİBATIN YAPILMASI GEREKLİ HALE GELİR.