OĞLAK BURCU ve Öğrenmemiz Gereken Dersler
Zodyak’taki yolculuğumuz devam ederken şimdi Oğlak Burcuna uğruyoruz. 21 Aralık’ta Güneş ışınları Oğlak Dönencesine dik gelmeye başladığında, Kuzey Yarım Kürede en uzun gece yaşanır ve artık kış resmi olarak gelmiştir. Buna Kış Gündönümü denir. Bu ‘en karanlık gün’ her ne kadar ilk etapta kasvetli bir ifade verse de, aslında bize başka bir şey söyler. Dünya Güneş’in etrafında döndükçe her günü bir gece, her geceyi de bir gün takip etmektedir. Yani her gecenin bir gündüzü vardır. En karanlık geceden sonra bile gün doğar ve karanlığı silip süpürür. Bu en uzun gecenin ardından da gün mutlaka doğacaktır, tek fark bizi çok bekletecek olmasıdır. İşte Oğlak enerjisi de böyle bir şeydir. Karanlık içinde beklemek, sabretmek ama eninde sonunda aydınlığa çıkmak…
Barış Manço’nun Dönence adlı şarkısı, belki de kendisinin de Oğlak Burcunda doğmuş olmasından dolayı bu duyguyu çok iyi vermekte. Bu şarkıda, hep karanlıkta kalmak ve beklemek vurgulanır. Aynı zamanda sabır ve sebat vardır, geleceğe dair umut ve inancı içinde barındırır. Oğlak Burcunda doğmuş kişi de bu şekilde hisseder. Belki hayata karşı karamsar bir bakış açısı vardır, ama bardağın yarısının da dolu olduğunu fark etmeyecek kadar kör değildir. Başkaları anlayamasa da o aslında pek çok şeyin farkındadır. Fazla konuşmuyor olması onun içine kapanık olduğu izlenimini verebilir, fakat aslında yaptığı şey gözlemlemek ve beklemektir. O, zaman sayesinde kazanır. Herkesten daha fazla bekleyebilir. O en uzun gecede bile, sonunda günün doğacağının bilinciyle bekler.
Satürn ve Zaman
Zaman, ruhun bedene hapsedilmiş formudur.
Oğlak Burcunun yönetici gezegeni Satürn aynı zamanda ‘Zaman Tanrısı’dır. Yaşadığımız dünyada “zaman” belki de en önemli olgudur. Zaman kavramı, biz bu dünyada bedenimiz (yani toprak) içinde olduğumuz sürece vardır. Çünkü bunun dışındaki oluşum sonsuzluktur. Biz bu dünyada bedenlerimiz içinde hapsolmuş beklerken, tekrar ondan özgürleşene kadar geçecek zaman içerisinde varoluşumuzun nedenlerini aramaktayız. İşte Satürn bizi bu dünyada tutan ve sınırlarımızı bize hatırlatan enerjidir. Oğlak’tan önce gelen Yay Burcu ve yönetici gezegeni Jüpiter, Satürn’den habersiz sınırlarını genişletmek ve bizi kısıtlayan bütün olgulardan özgürleştirmek istemekteydi. Ondan sonra gelen Satürn ise; gelişimimizin bir sınırı olduğunu, çünkü bu dünyada belli bir kapasitemiz, belli sınırlarımız ve vücudumuzun dayanabileceği belli limitler olduğunu bize hatırlatır. Hayal kurmak güzeldir, fakat gerçekleştiremeyen hayaller unutulup zaman içinde kaybolur. Ancak Satürn bunları gerçekleştirip ölümsüz kılar. Elde ettiğimiz vizyonu ve farklı bakış açılarını işe yarar konularda kullanmamızı ister. Ancak bu şekilde başarıya ulaşabiliriz.
Oğlak ve Başarı
Satürn’ün aynı zamanda kısıtlayan, sıkıştıran, ders veren ve bizi zorlayan bir enerjisi vardır. O korkularımızla ilgilidir. Çok hırslı bir yapısı olduğu için, belki de Oğlak’ın en büyük korkusu başarısızlık korkusudur. Zaman tanrısı Kronos öyle hırslıdır ki, tanrıların başına geçmek için kendi çocuklarını bile yemeyi göze almıştır. İşte Oğlak da başarılı olmak ve yükselmek için pek çok şeyi göze alır.
Satürn’ün kötü şöhreti, onun sadece kısıtlayan veya kötü talih getiren bir gezegen olduğuna inanılmasına neden olmuştur. Halbuki Satürn aynı zamanda bize başarıyı getiren gezegendir. Başarı için çok çalışmak gerekir ve Satürn de bize bunu hatırlatır. Her gezegenin olumlu olduğu kadar olumsuz yönleri de vardır. Fakat bu olumsuzluklar ancak gezegeni onurlandırmazsak devreye girecektir. Astrolojiyi kişisel gelişim için kullananlar, belli dönemlerde değişen enerjileri anlayıp, hayatlarında o dönemlerde neler yapmaları gerektiğine bakarlar. Eğer bu alanda çalışarak o gezegeni onurlandırırlarsa, o gezegen de onlara güzel bir hediye verecektir. Satürn’ün hediyesi ise; başarıdır. Satürn’ün ödülünü almak için çalışmamız gerekir. Bu kariyer alanında olduğu kadar kişisel alan için de geçerlidir. Çünkü Satürn haritamızda bize öğrenmemiz gereken dersleri hatırlatır.
Transit Satürn, kişinin doğum haritasında nerede ilerlemekteyse, o alanda kişinin çalışması gerekmektedir. Aynı zamanda gezegenin kişisel gezegenlere yaptığı açılar, o kişinin çalışırken hangi araçlarını kullanması gerektiğini gösterir. Doğum haritasında yer alan Natal Satürn ise; kişinin bu enerjiyle ne kadar barışık olduğunu, yani çalışırken ne kadar zorlanacağını gösterecektir. Satürn aslında bilge bir öğretmen gibidir. Dersini çalışmayanların yakasını kolay kolay bırakmaz. Bu sebeple tembellik edenler Satürn’ün o kötü ve sıkıştıran dersini almak zorunda kalacaklardır.
Oğlak’ın İlişkileri
Herkes yalnız doğar, yalnız büyür ve yalnız ölür.
Bazen Oğlak içinde olduğu karanlık ve yalnız yerde tek başınalıkla başa çıkamayabilir. Çoğu zaman ilişkilere kaçmak ve herkesin yaptığı gibi yalnızlığını birileriyle kapatmak ister. Fakat Oğlak’ın bilmesi gereken şey, bu kaçışın ona göre olmayışıdır. Bu sebeple ilişkilerinde bazen terk edilir, bazen içinde bulunduğu sosyal gruplardan dışlanır. Bunların hiç biri olmasa bile çoğu zaman kendini dışlanmış ve terk edilmiş hisseder. Bütün bunlar olurken bilmesi gereken tek şey, bu yalnız ve karanlık duyguya kendini bırakması gerektiğidir. Çünkü ancak orada kendini bulabilir ve özüne dönebilir. Onun egosu aslında, tek başına olduğu zaman tatmin olur.
Zodyak’ta Oğlak Burcunun doğal evi 10.evdir. 10.ev tam haritanın tepesinde yer alır. Oğlak oraya zaman içinde, yavaş yavaş, emin adımlarla tırmanmıştır. Orası ulaşılabilecek en üst konumdur. Fakat en yüksek konum olması nedeniyle orada başka birine yer yoktur. ‘En’in anlamı ‘Tek’tir. Yani farkında olsa da olmasa da O, tek başına olmak için doğmuştur.
Özellikle erken yaşlarda, ergenlik çağında Oğlak’ın bu yalnız ve karanlık yerde tek başına durması oldukça zor olacaktır. Hayatın ağır yükü, sorumluluk duygusu, otorite olabilme kaygısı ve başarıya ulaşabilme isteği bu yaşlar için elde etmesi kolay olmayan hedeflerdir. Bu tıpkı üzerine 3 beden büyük bir ceketi giyerek gezmeye benzer. Oğlak bu ceketin içinde olmakta zorlanır ve rahatsız olur. Ancak büyüdüğünde, çoğu zamanda 30 yaşına yakın dönemde, yani Satürn döngüsünü tamamladıktan sonra bu ceketin içine tam olarak sığacak kadar büyüyebilecektir. Ancak o zaman ilişkilerini düzenlemeyi başaracak, sorumluluklarının bilincine varacak ve kariyerinde yükselmeye başlayacaktır.
Oğlak ve Korkular
Unutma: Cesaret korkusuzluk demek değildir. Eğer bir insan korkusuzsa, ona cesur diyemezsin. Bir makineye cesur diyemezsin, o korkusuzdur. Cesaret sadece korku okyanusu içinde var olabilir. Cesaret korku okyanusu içinde bir adadır. Korku vardır ama korkuya rağmen insan o riski göze alır; işte cesaret budur. İnsan titrer, insan karanlığa girmekten korkar ama yine de girer. İnsan, kendine rağmen adım atar; cesur olmanın anlamı budur. Korku dolu olmak ama onun altında ezilmemek demektir.”
-Osho
Kişisel gelişiminin alt basamaklarındaki bir kişi, kendi derinliklerine bakmaya cesaret edememiş kişidir. Bu konuyla ilgili ne kadar kitap okuduğu, ne kadar konuştuğu ya da entelektüel olarak bu konuyla ilgili ne çok şey bildiğinin bir anlamı yoktur. Aslında kendinin farkında değildir, çünkü kendine bakamaz. Gelişiminin üst basamaklarındaki bir kişi ise her seferinde kendi derinliklerine bakacak cesareti gösteren kişidir. Burası kötü ve karanlık olabilir. Burası sevmediği şeylerle de dolu olabilir. Gelişen kişi sevmediği kendine bile bakarak onu kabul eder ve sever. Böylece bir basamak daha çıkar. Bunu yapmak kolay değildir ve kişinin kendini tümüyle sevip kabul etmesi ruhsal olarak, ışıkla buluşması anlamına gelir. Her burcun bu hayatta öğrenmesi geren bir dersi vardır. Işığa tekrar ulaşmadan önce geçmesi gereken zorlu bir yoldur bu. Oğlak’ın belki de öğrenmesi gereken en önemli dersi herkese rağmen kendini sevmek ve kabul etmektir. Çünkü Oğlak toplumla ilgili bir burçtur. 10.evde yer alır ve herkesin gözü önündedir. Yani başarının sembolüdür. Sorumluluk almak, çalışmak ve başarmak onun kendini ifade şeklidir. Bunları başaramama korkusuna rağmen kendini sevebilirse, zamanı geldiğinde tekrar ışıkla buluşacaktır.
Aralık 2008, İstanbul
Bu yazının tüm hakları saklıdır. İzin almadan hiç bir şekilde kullanılamaz. FİKİR VE SANAT ESERLERİ KANUNU UYARINCA KISMEN VEYA TAMAMEN BU SİTE, E-BÜLTEN VE E-POSTA İÇERİĞİNİN ESER SAHİBİNİN İZNİ OLMAKSIZIN KOPYALANMASI, YAYIMLANMASI VE DAĞITIMI HUKUKİ VE CEZAİ YAPTIRIMA TABİ OLUP, AYKIRI DAVRANANLAR ALEYHİNDE GEREKLİ TAKİBATIN YAPILMASI GEREKLİ HALE GELİR.