Kova Burcu ve Tersine Dünya
Zodyak’taki yolculuğumuzda sıra şimdi Kova Burcuna geldi. Güneş’in Kova Burcuna geçmesiyle sanki her şey farklılaşmaya başlıyor. Başkaldırılar ve bireysel davranışlar kendini iyice gösteriyor. Bizler de sürü psikolojisinden uzaklaşırken, grupların içindeki yerimizi daha fazla sorgulamaya başladık. Belki de artık entelektüel konular daha fazla ilgimizi çekiyor. Duyduğumuz her fikri ve aklımıza gelen her düşünceyi enine boyuna tartışmak istiyoruz. Kısacası farklı düşünebilmek önem kazanıyor artık. Güneş’in Oğlak Burcunda olduğu dönemdeki zirveye ulaşmak ve orada tek başına kalabilmekle ilgili olan isteğimiz, yerini paylaşmaya ve kendimizi topluluğun içinde ispatlamaya bıraktı.
Kova Burcunun iki yönetici gezegeni vardır. Bu iki gezegen doğa olarak birbirlerinden oldukça farklıdır. Aslında bu bile Kova’nın farklı ve aykırı yanıyla oldukça uyuşmaktadır. Bunlarda biri, Oğlak Burcunun da yönetici gezegeni olan Satürn’dür. Satürn zaman tanrısıdır. Bize sabretmeyi, sebatı ve kurallara uymayı hatırlatır. Yaşadığımız toplum içinde, düzeni sağlayabilmek için pek çok kural vardır. Bunlar hem kanunlarla belirlenmiş yasalardır, hem de toplumun manevi değerlerini koruyan ahlaki kurallardır. Tüm bunlar, bütünün bir parçası olmamızı ve bu bütünün doğru şekilde çalışmasını sağlamak için koyulmuştur. Fakat her ne kadar bu kurallar sosyal düzeni sağlamak için konulduysa da, bunlara kayıtsız şartsız uymak koyun psikolojisini desteklemek olur ki Kova’nın buna tahammülü yoktur. Çünkü tam da bu noktada sahneye Uranüs çıkar. Uranüs Kova Burcunun ikinci yönetici gezegenidir. Farklı ve aykırı doğasıyla tanınır. O; baş kaldıran, kurallara karşı gelen, mevcut sistemi değiştiren, yeni ve farklı olanı ortaya çıkaran ve marjinal olandır. Dolayısıyla kurallara uymak istemez. Bir kural olacaksa da bu; kendi kuralı olacaktır, başkasının belirledikleri değil. Bu davranış onun özgürlüğüne düşkün doğasından ve bağlanmak istemeyen yapısından gelir.
İşte Kova, bu birbirinden oldukça farklı niteliğe sahip iki gezegen tarafından yönetilir. Dolaysıyla doğasında bu iki farklı kimliği barındırır. Belki de bu sebeple Kova Burcu tuhaf olmakla en çok bağdaştırılan burç olmuştur. Diğer taraftan O bu tabirden hoşlanır, çünkü tuhaf olarak tanımlanmak sürüden ayrı olmak demektir. Kimseye benzememek demektir. Ama onun içsel çelişkisini sadece o anlayabilir.
İçinde bulunduğumuz dönemde, Kova Burcunu yöneten bu iki gezegen, gökyüzünde karşı karşıya gelmektedir. Tam da bu farklılığı vurgulamak ister gibi birbirlerine meydan okumaktadırlar. İçinde bulunduğumuz dönemde yaşanan beklenmedik gelişmeler ve mevcut sistemin değişmesine yönelik hareketler, bu karşıtlık açısının en iyi göstergelerindendir. Bu karşıtlık, mevcut sistemin yıkılarak alternatif olanın geleceğini göstermektedir. Gerçek olan ve ideal olan arasındaki savaşı kimin kazanacağı bilinmez ama bu dönemde hem gerçek olan değişecek, hem de ideal olan somutlaşacaktır. Hiç kuşkusuz Satürn ve Uranüs’ün gökyüzünde uyumlu olduğu dönemler de vardır. İşte bu dönemlerde ortaya olağanüstü sonuçlar çıkmaktadır. Dolayısıyla Kova enerjisini incelerken, kişinin hangi gezegenleri ne kadar kullandığına bakmak gerekecektir.
Örneğin; Satürn’ü güçlü bir Kova kural koymayı sever. İnatçı ve kendinden emin doğası, kendi fikirlerinin doğruluğuna derinden inanmasına neden olur. Bazı durumlarda aşırı tutucu olabilir. Kova aynı zamanda Sabit Nitelikli bir Hava Elementi burcudur. Bunun anlamı ise; fikirlerinde sabit ve inatçı olmasıdır. Bir Kova’ya, doğru bildiği bir şeyin yanlış olduğunu ispatlamak oldukça zor bir iştir. Çünkü entelektüel yapısı nedeniyle o zaten ilgilendiği konuyu enine boyuna araştırmış ve elde ettiği bütün bilgileri toplayarak kendince bir sonuca varmıştır. Bir sonuca vardığında da artık inandığı şeyden kolay kolay vazgeçmeyecektir. Fikirleri ve düşünceleri konusunda inatçıdır. Bu inadı aslında onun inandığı konuyu, şüpheye düşmeden sonuna kadar savunmasına yardımcı olur. Fakat bir de madalyonun öteki yüzü vardır. Kova bazen, kendi doğru bildiği şeyi savunurken yanlış yapabilir. İnatçı yapısı karşısındaki kişiyi dinlememesine neden olur ki bu zamanla onun yalnız kalmasına neden olacaktır.
Satürn aynı zamanda yalnız kalmakla da ilgilidir. Aslında Kova sosyal bir burçtur ve bu sebeple çevresinde pek çok kişi vardır. Dışarı çıkmaktan, yeni insanlarla tanışmaktan ve onlarla fikirlerini paylaşmaktan hoşlanır. Fakat entelektüel düzeyde sağladığı bu yakınlık çoğu zaman duygusal düzeye geçmez. Bu bir bakıma onun objektif kalabilmesi açısından iyidir, fakat topluluk içindeki bu tavrı onun soğuk olarak nitelenmesine sebep olabilir. Tıpkı Satürn tarafından yönetilen diğer bir burç olan Oğlak gibi, Kova da bazen kalabalığın içinde kendini yapayalnız hissedebilir. Bu O’nun içinde yaşadığı topluma ve kültüre yabancılaşmasına neden olabilir. Bu durumda Kova yine aynı şeyi yapar; doğasında olana aykırı hareket etmiş olur.
Kova Burcu ve Toplum
Toplumu dönüştürmek zorundayız. Ama onu dönüştürmenin tek yolu bireyleri dönüştürmektir; başka bir yolu, kestirme bir yolu yok.
– Osho
Topluma mal edilmiş bir burç olan Kova, ancak grubun bir parçası olarak kendini ifade edebilir. Bu sebeple eşitlik ilkesi onun için son derece önemlidir. O, liberal ve demokrattır. Zaman içinde arkadaşlık kavramını geliştirir ve grup içinde, her bir bireyin kendine has bir yapısı olması gerektiğine saygı gösterir. Farklılıklara alan vermek onun doğasında vardır. Başkalarının farklı olabileceği olasılığını her zaman göz önünde tutar. Böylece kendini insanlığa adayarak toplumun refahı için çalışabilir.
Güneş Kova Burcundayken, zıt burcu olan Aslan’ın aksine, kişi kendini evrenin merkezi değil de bir parçası olarak görmeye başlar. Klasik astrolojide Güneş Kova Burcunda düşük durumdadır. Çünkü burada egodan uzaklaşarak toplumla bütünleşmiştir. Her ne kadar bireysellik onun için önemliyse de, kendini ancak grubun içinde bir birey olarak ifade edebilir. Eğer grup olmazsa onun kimliği de olmaz. Çünkü kendini tanımlayabileceği bir referansı kalmayacaktır. Diğer taraftan Güneş Aslan Burcunda böyle bir şeye ihtiyaç duymaz, çünkü O ne olursa olsun, merkezde durarak parlamaya devam eder. Fakat Kova’nın parlayabilmesi için grup bir mecburiyettir.
Bu sebeple sosyal kabulleniş Kova için son derece önemlidir. Dolayısıyla çoğunluğun ya da dahil olduğu topluluğun ihtiyaçlarını bireysel ihtiyaç ve isteklerden önde tutar. Sosyal düzeni devam ettirmek ve gerekli yapıyı korumak için kurallar koyar. Bazen bir Ütopya yaratır. Teoride kalan bu hayal hiçbir zaman gerçek olmasa da Kova için o her zaman gelecekte elde etmek istediği ideal bir oluşum olarak kalacaktır. Kova’nın Zodyak’taki doğal evi 11.evdir ve bu ev; gelecek, hayaller, umutlar ve nereye gitmek istediğimizle ilgilidir.
11.ev geleceğe yönelik hedeflerle alakalıdır. O, kendinden çok içinde yaşadığı sosyal grup için hedefler belirler. Herkesin çıkarına olanı savunur. Dünya’daki gelişmelere katkısı olmasını ister ve Dünya’nın geleceği için şimdi plan yapması gerektiğini anlaması gerekir. Çünkü zihni her zaman ileriki dönemdedir. Bu da ‘şimdi’ bir şey yapmasını engelleyebilir. Bazen beynini kullanmak yerine beyninin içinde yaşayan bir hale gelebilir. Hayalci yapısı bazen onun kendi yarattığı dünyanın gerçekliğine inanmasına neden olabilir. Böyle durumlarda kendini izole ederek gruplardan ve toplumsal olandan kaçabilir.
Kova ve Uranüs
Kovanın diğer yönetici gezegeni Uranüs etkisi altında olan Kovalar ise; marjinal, dahi, yaratıcı ve yenilikçi olarak nitelendirilirler. Bu kişiler belli bir alanda çığır açmış ve kitleleri kendilerine hayran bırakmış kişilerdir. Diğer taraftan Uranüs gelecekle ve farklı olanla ilgili olduğu için, bu kişilerin ortaya koydukları işler ve fikirler, dönemlerinde anlaşılamamalarına neden olmuştur. Tıpkı Mozart gibi… Kova Burcunda doğmuş olan Mozart, Uranüs Kova’nın belki de en güzel arketiplerinden biridir. Müzik konusunda bir dahi olarak nitelendirilmekte ve yaşadığı dönemden yüz yıllar sonra hala eserleri beğeniyle dinlenmektedir. Ne yazık ki döneminde fazla anlaşılamamış ve ortaya çıkardığı eserler o zamanlar pek ses getirmemiştir. Ama O geleceğe bir şeyler bırakmıştır. Tıpkı tüm Uranüs Kova’ların yaptıkları gibi…
Beklenilmeyeni beklemek Uranüs’ün doğasında vardır. Onun kendi yörüngesi etrafındaki dönüşü bile diğer gezegenlerden farklıdır. O kural tanımaz doğasıyla, keşfedildiği dönemdeki kralın adı olan George’s Star ismini bile üzerinden akıtmış, daha sonra Uranüs adıyla kabul görmüştür. Otoriteye karşı gelen, kural tanımaz ve emir almaz doğası, keşfedildiği dönemde meydana gelen en önemli toplumsal hareketlerden biri olan Fransız İhtilal’iyle alakalıdır. O her zaman başkaldırır ve hiçbir şeyi olduğu gibi kabul etmez. Bu da onun keşfetmekten hoşlanan doğasının bir ürünüdür. Bazı olumsuz kullanımlarda, sırf karşı gelmiş olmak için ya da sırf kendini haklı çıkarmak için tartışabilir. Fakat Uranüs Kova’nın enerjisini doğru şekilde aktarabilmesi için neye karşı geldiğini çok iyi bilmesi gerekir.
Aynanın İçinden
Uranüs’ün aykırı doğasına örnek olabilecek diğer bir başarılı kişi de Lewis Carroll’dur. Asıl adı Charles Lutwidge Dodgson olan matematikçi, Oxford Üniversitesinde profesörlük yaparken, hocalık yaptığı Christ Church okulunun dekanının kızı Alice’i oyalamak için yazdığı hikaye Alice Harikalar Diyarında adlı kitabıyla bilinir. Kova Burcunda doğmuş olan Carroll’un doğum haritasında Uranüs de Kova Burcunda ve Güneş’le kavuşum halindedir. Kısacası çifte Kova diyebileceğimiz Carroll’un kitabı Alice Harikalar Diyarında’da çoğumuzun hatırlayacağı gibi pek çok tuhaf olay yaşanmaktadır. Bu her ne kadar bir çocuk kitabı olsa da fantastik tarzı dikkat çekicidir. Konuşan tavşanların ve kurbağa uşakların olduğu hikayede Alice’in başına gelmeyen kalmaz. Yediği ve içtiği şeyler sonucu boyu sürekli uzayıp kısalmaktadır. Bu hikayede Carroll’un hayal gücü sınırsızdır ve belki de doğum haritasındaki güçlü Uranüs sayesinde farklı olanı bize sevdirmiştir. Fakat benim Uranüs ve Kova enerjisiyle daha çok bağdaştırdığım Lewis Carroll’un diğer kitabı ‘Aynanın İçinden’dir.
Bu hikayede bir Ayna Ev vardır ve bu ev Alice’in evinin tıpa tıp aynısıdır, fakat burada her şey tersinedir. İlk önce garip gelse de, Alice bu dünyaya uyum sağlar. İşte gerçek bir Kova için dünya, Ayna Evin DNA’sıyla doğup da normal dünyaya uyum sağlamak zorunluluğu gibidir. O farkı bir dünyadan gelmiştir. Uranüs’ü güçlü olan bir Kova, her ne kadar hatırlayamasa da Ayna Ev’de doğduğunu bilir ve normal dünyanın şartlarına uymayı ret eder. Çiçeklerin konuşamamasına şaşırır ve her şeyin niye tersine gitmediğine hayret eder. Satürn’ü güçlü olan bir Kova ise aynanın bu tarafında, ‘olması gereken’ tarafında durur ve toplum kurallarına uyar. Hatta bazen onları uygulatır. Bir şeylerin ters olduğunun farkındadır ama sosyal kabul için bunu fazla sorgulamaz. Eninde sonunda içinde doğduğu aileyle, ülkeyle ve dünyayla kaynaşır. Böylece O da sitemin bir parçası olur.
Kova’nın enerjisi olumlu aktığında, bir şeye karşı değil de bir şey için savaşması gerektiğini fark eder. Güçlü bir Kova çoğu zaman toplum ve toplumdaki çarpıklıklar için savaşır. İnsanların ezilmemesi ve birer birey olarak ayakta durabilmeleri için uğraşıp durur. O, Ütopya’yı mutlaka bir gün kuracağının hayaliyle yaşar. Her zaman gelecektedir ve geleceğe dair çok güzel hayalleri vardır. Bu hayaller bir gün elbet gerçek olacaktır…
Ocak 2009, İstanbul
Bu yazının tüm hakları saklıdır. İzin almadan hiç bir şekilde kullanılamaz. FİKİR VE SANAT ESERLERİ KANUNU UYARINCA KISMEN VEYA TAMAMEN BU SİTE, E-BÜLTEN VE E-POSTA İÇERİĞİNİN ESER SAHİBİNİN İZNİ OLMAKSIZIN KOPYALANMASI, YAYIMLANMASI VE DAĞITIMI HUKUKİ VE CEZAİ YAPTIRIMA TABİ OLUP, AYKIRI DAVRANANLAR ALEYHİNDE GEREKLİ TAKİBATIN YAPILMASI GEREKLİ HALE GELİR.