X

Terazi Burcu, Sevgi ve Paylaşmanın Anlamı

Güneş Zodyak’ta yolculuğuna devam ederken, Venüs yönetimindeki diğer bir burç olan Terazi’ye uğradığı sırada, ‘Paylaşım ve gerçek sevgi nedir?’ diye düşünmeye başladım. Önce aklımdan, Erich Fromm’dan Schopenhauer’e kadar sevdiğim düşünürlerin söyledikleri geçti.  Fakat daha sonra, son zamanlarda seyrettiğim en etkileyici filmlerden biri olan “Into The Wild”ı hatırladım. Çünkü filmin konusunun gerçek bir hayat hikayesinden alınmış olması, bence hem etkileyiciliğini arttırıyor, hem de söylenen sözleri daha anlamlı kılıyor.

Christopher McCandless başarılı öğrencilik hayatının yanı sıra ona sunulan konfor ve maddi desteği bir kenara iterek, kendini bulmak ve toplumsal düzene baş kaldırmak adına yollara düşüyor. Hayatının en büyük mücadelesine girişerek Alaskaya gitmeyi kendine hedef olarak belirliyor. Filmdeki bu motivasyon, hırs, tek bir noktaya odaklanarak ve inat ederek gitme isteği bana Mars enerjisini hatırlattı. Christopher, yaşının da gereği sahip olduğu asi, hırslı ve mücadeleci Mars enerjisiyle uzun dönem yaşamına devam ediyor. Fiziksel ve sosyal zorlukları aşmayı başarıyor, fakat filmin sonunda yediği zehirli bir bitki yüzünden hastalanıyor ve güçsüz düşüyor. Yoluna devam etmek bir tarafa, kendini besleyebilecek yiyeceği bile toplayacak enerjiyi bulamıyor kendinde. Kıpırdayamaz halde öylece yatarken hayatı adeta gözünün önünden geçiyor ve bu esnada sevginin ve paylaşımın gerçek anlamını fark ediyor. Ailesinin ona vermek istediği para ve gelecek aslında sadece paylaşmak için… Burada sevginin ve paylaşmanın değerini fark ediyor. Mars’tan Venüs’e bir geçiş yapıyor ve son olarak kitabının içine şunları yazıyor: “Mutluluk sadece paylaşıldığında gerçektir”. Bunu fark etmek, Christopher McCandless’in çok yol kat etmesine ve onu ölümün eşiğine kadar getiren bir tecrübe yaşamasıyla mümkün olabiliyor. Ve ancak ölümle yüz yüze geldiğinde bunu gerçekten anlayabiliyor.

Neyse ki Güneş Terazi Burcuna geçtiği bugünlerde bunu anlamak için ölümün eşiğine gelmemiz gerekmiyor. Bu günlerde sevgi ve paylaşım bize doğal olarak gelecektir, çünkü Terazi uyumu sağlamak ve korumak için elinden geleni yapar. Bize yumuşak ve sıcacık bir ortam hazırlar. Böylece biz de olayların her iki yönünü de değerlendirebilecek kadar dingin olabiliriz. Onun kitabında her şey eşit olmalıdır. Dolayısıyla adalet duygusu çok gelişmiştir. Kendi aldığı kadar başkalarının da almasını ister. Vermek ve almak eşit olmalıdır. Tabii adil olmak adına çabalarken, bazen Terazi kefenin dengesini korumakta zorlanabilir. Bazen bir bakar almaktan o kadar çok zevk alıyor ki vermeyi unutmuş ve narsis birine dönüşmüş. Bazen de bir bakar ki karşı tarafa o kadar çok vermiş ki kendi için hiçbir şey kalmamış.

Bu denge arayışları dolaylı olarak Terazi’nin karar verme mekanizmasını etkiler. Çünkü karar aşamasında Terazi oldukça güçlük çeker. Hele iki taraftan birini seçmesi gerekiyorsa hayat onun için kabir azabına dönüşebilir. Bu aşamada çok zorlanır, çünkü karar verip bir tarafı tutarsa, bu diğer taraftan vazgeçmesi anlamına gelecektir. Kefelerden biri ağır bastığında, o tarafa gitmek diğer tarafı bırakmak demek olacaktır. Bu da Terazi için oldukça zordur. Çünkü bir seçim yaptığında diğer tarafa ‘hayır’ demiş olur. Halbuki insanlara hayır demek Terazi için coşkuyla akan bir nehre karşı yüzmek demektir.

Böyle bir durumda kalan Terazi’nin bir süre dengesi bozulabilir. Halbuki o hep denge ve eşitliği sağlamalıdır. Tıpkı Dünya ile içinde bulunduğu uyum gibi, Güneş’in Terazi Burcuna girdiği 22 Eylül’de gündüz ve gece eşitlenir. Jung’un söylediği gibi; bizler belli bir vakitte, belli bir yerde doğduk ve tıpkı yıllanmış bir şarap gibi, doğduğumuz yılın ve mevsimin özelliklerini taşıyoruz. İşte Güneş’in Terazi’ye girişinde gece ve gündüz arasındaki eşitlik bile sembolik olarak bu denge ihtiyacını vurgulamaktadır.

TERAZİ VE EVLİLİK

Zodyak’ta Terazi Burcunun doğal evi 7.evdir. 7.ev, 1.evin, yani yükselen burcun karşısında yer alan, aynı zamanda alçalan burç da denen konumdadır. 1.ev ‘Ben’i, 7.ev de bunun karşısında yer alan ‘Sen’i gösterir. Zodyak’ta 7.eve geldiğimizde artık başkalarını fark etmeye başlarız ve sosyal alana geçmiş oluruz. Buraya kadar kendi içimizde geliştirdiğimiz kimliğimizi şimdi başkalarına göstermek, onlardan onay almak ve paylaşmak önem kazanır. Yani medenileşiriz. Böylece Hava Elementindeki Terazi Burcu, rafineliği, rasyonelliği ve medeniyeti sembolize eder. O da Boğa gibi Venüs tarafından yönetilir, fakat Boğa’dan farklı olarak sadece salt güdüsel cinsellikle değil ilişkinin daha zihinsel ve toplumsal boyutuyla ilgilidir. Terazi Burcu ve 7.ev başka birine yakın olmak demektir ve bu yakınlık daha ziyade sosyal seviyededir. Herkesin kabul ettiği, topluma mal olmuş, anlaşmayla ve uyumla sağlanmış bir yakınlıktır. Bu sebeple 7.ev öncelikli olarak evlilik evi olarak bilinir. Burada sevgili ilişkisinden farklı olarak imza ve kanuni haklar mevcuttur.

Evlilik ve ortaklıklarda uyum sağlamak için dengeyi bulmak çok önemlidir. Çünkü evlilikte iki farklı kişi, uyum için bir arada olmaya çalışır. Bu hiç de kolay bir iş değildir. Tıpkı Terazinin kefelerini dengede tutmaya çalışırken harcadığı çaba gibi, evlilikte de dengeyi bulup iki kişinin ihtiyaçlarını göz önünde tutmak gerekir. Sağlıklı bir evlilik de ancak bu şekilde yürür. Yani eşler arası saygıyla.

Evlilik Üzerine

Yeryüzüne birlikte geldiniz ve sonsuza dek birlikte yaşayacaksınız.Ölümün ak kanatları günlerinizi bölene dek birlikte olacaksınız.

Tanrı’nın suskun anıları katına eriştiğinizde bile birlikte olacaksınız.
Ama bırakın da bunca beraberliğin arasında biraz da boşluklar olsun.
Ve Tanrısal alemin rüzgarları esip dolanabilsin aranızda.
Birbirinizi sevin, ama sevginin üzerine bağlayıcı anlaşmalar koymayın.
Bırakın yüreğinizin sahilleri arasında gelgit çalkanan bir deniz olsun sevgi.
Birbirinizin kadehini onunla doldurun, ama aynı kadehle eğilip içmeyin.
Ekmeğinizi bölüşün, ama aynı lokmayı dişlemeye kalkmayın.
Şarkı söyleyin, dans edin, eğlenin birlikte, ama ikinizin de birer yalnız olduğunu unutmayın, Çünkü lavtadan dağılan müzik aynı, ama nağmeleri çıkaran teller ayrıdır.
Yüreklerinizi birbirine bağlayın ama biri ötekinin saklayıcısı olmasın.
Çünkü ancak Hayat’ın elidir yüreklerinizi saklayacak olan.
Hep yan yana olun, ama birbirinize fazla sokulmayın; Çünkü tapınağın taşıyan sütunları da birbirinde ayrıdır. Çünkü bir selvi ile bir meşe birbirinin gölgesinde yetişmez.

VENÜS VE MARS’IN AŞKI

Terazi’nin yönetici gezegeni, Afrodit olarak da bilinen Venüs’tür. Venüs’ten bahsederken Mars’ı unutmak mümkün olmaz. Aşk, güzellik ve uyumu sembolize eden Venüs, yani Afrodit, mitolojik hikayesinde de olduğu gibi Mars’la sürekli olarak ilişki içindedir. Hatta bu ilişkiden çocukları bile olmuştur. Venüs saf dişi enerjiyi gösterirken Mars da erkek, yani eril olandır. Yin ve yang birbirini tamamlarlar. Venüs’ün karşısında nasıl Mars varsa, Terazi’nin karşısında da Koç vardır. Koç nasıl ilkbaharın gelişinin müjdecisiyse, Terazi de sonbaharın habercisidir. Koç, hikayesinde de anlatıldığı gibi, ilk olan ve düşünmeden atlayandır. Mars enerjisiyle bağlantılı olarak güdüsel davranır. Kendi için öne atılır ve her zaman çocuksu bir kendine dönüklüğü vardır. Terazi ise bu güdüleri adeta dengeler. Güdüler törpülenerek daha medeni ve rafine bir hal alır. Dolayısıyla kendimizle ilgilendikten sonra artık başkalarını da görmeye başlarız. Böylece karşımızdaki kişiler sayesinde kendimizi öğreniriz.

TERAZİ DENGEYİ SAĞLAYABİLECEK Mİ?

7.ev aynı zamanda 1.evin karşısında, DNA karşıtımız yani bize çekici gelen eşimizdir. Bunun yanı sıra, çekiştiğimiz ve bizi diğer uca çeken kişiyi de sembolize eder. İşte Terazi’nin tüm hayatı bu iki uç arasında geçer. Kendi ve diğerleri, kendi ve eşi, kendi ve sevdikleri, kendi ve kendisine karşı gelen kişiler… Bu sebeple ilişki trafiği bu burç için oldukça yoğundur. O, iş çıkış trafiğinde dört yol ağzında trafiği kontrol etmeye çalışan trafik polisi gibi akışı sağlamak ister. Aynı zamanda herkesin kurallara uymasını, birbirlerine saygı göstermesini ve uyum içinde yollarına devam etmelerini bekler. Bunu sağlamak aslında son derece zordur, fakat Terazi için bunu sağlamak aynı derecede önemlidir.

Terazi’nin belkide bilmesi gereken en önemli şey: “Ben olmadan Senin olmayacağı”dır. Karşı tarafı önemsemek çok güzel ve medeni bir davranış olabilir belki, fakat bunun için kendi ihtiyaçlarını bir kenara bırakmamayı bilmesi gerekir. Çoğu zaman Terazi: “Sen olmadan ben olmam” der. Çünkü genelde kendini ilişkilerde ve ilişki içinde olduğu kişiler yani ‘başkalarıyla’ tanımlar. Güneş terazi burcunda klasik anlamda düşük durumdadır, çünkü burada ego zayıflar. Ben’den çok Sen vardır. Bu bazen bir zayıflık olarak algılansa da işin aslı hiç de öyle değildir. Terazi’nin başkalarıyla yardımlaşmak istemesinin en büyük sebebi kendi başına başaramayacağından değil, başkalarıyla beraber olmaktan daha büyük zevk alacağı içindir.

TERAZİNİN GÖLGESİ

İyi Olmanın Bedeli*

Peki ya Terazi gerçekten zayıf duruma düşerse, yani gölgesinde yaşarsa ne olur? Terazi denge ve uyumu sağlamak için bazen “iyi” olmayı seçer. Bu aslında her ne olursa olsun olayları kabul etmek demektir. İyi olmak hem ‘iyi’ olan kişiyi hem de diğer kişiyi ya da duruma dahil olan kişileri etkiler. İyi olan kişi öyle bir ortam yaratır ki karşısındaki kişi(ler) gerçek duygularını bu kişilere göstermekte zorlanırlar. Onları kırmamak adına kendi isteklerinden farklı olarak davranırlar. Adeta yaratılan bu sahte kibarlık baloncuğunun içine hapsolurlar.

Bu karşı tarafta çoğu zaman suçluluk duygusuyla karışık bir kızgınlık yaratır. Bu, Venüs’ün karşıtı Mars’ın zayıf hali gibidir. Mars’ın Terazi Burcunda olması gibi… Venüs ve Mars enerjileri taban tabana birbirlerinden zıt oldukları için, birinin gölgesi diğerinin de gölgesini çalıştırır. “İyi” davranış beklenmedik bir intikam duygusunu besler çünkü uyumlu olmaya çalışan gölge Terazi tüm kızgınlığını ve kırgınlığını içinde biriktirerek bir anda hiç olmayacak şekilde davranabilir.

“İyi” davranış kişinin gerçek duygularını göstermesini engeller. Dolayısıyla kişi sevilme, kabul ve uyum uğruna, gerçek huzur ve mutluluğunu gölgelemiş olur. Kurban durumuna düşer ve Terazi’nin gölgesinde kalmış olur.

Eylül 2008, İstanbul

Bu yazının tüm hakları saklıdır. İzin alınmadan hiç bir şekilde kullanılamaz.

Referanslar:

– Judy Hall, Patterns of The Past, (Wessex Astrologer Ltd., 2000, England), s173-174

FİKİR VE SANAT ESERLERİ KANUNU UYARINCA KISMEN VEYA TAMAMEN BU SİTE, E-BÜLTEN VE E-POSTA İÇERİĞİNİN ESER SAHİBİNİN İZNİ OLMAKSIZIN KOPYALANMASI, YAYIMLANMASI VE DAĞITIMI HUKUKİ VE CEZAİ YAPTIRIMA TABİ OLUP, AYKIRI DAVRANANLAR ALEYHİNDE GEREKLİ TAKİBATIN YAPILMASI GEREKLİ HALE GELİR.