X

BAŞAK BURCU

Zodyak’taki yolculuğumuza devam ederken şimdi de Başak Burcuna uğruyoruz.  Güneş 23 Ağustos’ta Başak Burcuna girdiğinde içimizde şu his uyanır; Aslan Burcunun günlerce süren partisinden sonra arta kalan dağınıklığı kim toplayacak? Biri bu işle ilgilenmeli ve her şeyi yerli yerine koymalı. Yani yapılması gereken çok iş var!

Güneş Başak Burcuna girdiğinde yazın sonuna yaklaştığımızı iyice idrak etmeye başlarız. Üstüne üstlük önümüzdeki dönemde okullar açıldığında, herkes yazın tatlı sarhoşluğunu bir kenara bırakmak zorunda kalacak ve günlük rutinine geri dönecek. Her zamanki koşuşturmamız başlayacak, şehrin trafiği eski halini alıverecek ve sanki 24 saat bize yetmiyor gibi gelecek. Tabii havaların git gide erken kararmasının da buna katkısı olacak kuşkusuz, fakat bu dönemde hayat sanki biraz daha hızlanacak ve bu hıza yetişemeyenler diğerlerini yakalamak için her zamankinden daha fazla yorulacaklar. Bu dönemde hayatın hızlı akışı ve günlük koşuşturma tüm enerjimizi talep edecek.

Başak Burcunun yönetici gezegeni Merkür’ün iletişim ve eğitimle ilgili oluşu, eğitim yılına başlamak için oldukça uygun. Ne tesadüftür ki eğitim yılı her sene Güneş’in Başak Burcunda olduğu Eylül ayında başlar ve Haziran ayında, Güneş’in diğer bir Merkür burcunda olduğu İkizlerdeyken biter. Kısacası Merkür adeta eğitim döneminin sınırlarını oluşturur. Astrolojik semboller hayatımızın bu alanında da etkisini mükemmel bir şekilde gösterir. Merkür’le başlayan eğitim dönemi ilgimizi bu alana yöneltiverir. Eylül ayı dikkatimizin iletişim, eğitim, ulaşım ve iş ortamına tekrar yöneldiği bir dönemdir. Pek çok kişi yazlıklarından döner ve eski rutinlerine başlar. Öğrenciler tekrar okul arkadaşlarıyla buluşur. Okula yeni başlayanlar bilgi edinmek ve yeni şeyler öğrenmek için heyecan duyar. Bu bazen zorlayıcı veya endişe uyandırıcı da olabilir kuşkusuz. Fakat bütün bunlar Başak’ın doğasında yer alan özelliklerdir. Kısacası bu dönem, hem eğitim alan öğrencilerin hem de ebeveynlerin bu koşuşturmadan nasibini alacaklarını vurgular.

Başak’ın düzeni ve sadeliği bana hep Japon bahçelerinin estetiğini hatırlatır. Japon bahçelerinde her şey mükemmel bir uyum içindedir. Orada tabiat ananın tüm zarafetini muhteşem bir düzen içinde görürüz. Her bitkinin, her ağacın ve her taşın bir anlamı vardır. Japon bahçelerinin fonksiyonları ve ne ifade ettiğinin tanımında şunlar yer alır: Estetik, anlam, davranış, kavrama, sağlık ve kişisel ihtiyaçlar. Güzel görüntülerinin yanı sıra fonksiyonları da olan bu bahçeler, hem ruhsal gelişime yardımcı olur hem de günlük hayat içinde işlev sağlar. Sağlıkla olan ilişkisi de tabiatın şifa veren özelliğinden gelir. Doğa hem huzuruyla ruhsal sağlığa iyi gelir, hem de çeşitli bitkilerle bizleri iyileştirecek ilaçlara malzeme sağlar. Sağlıkla ve şifayla ilgili olan Kiron, Başak Burcuyla anılsa da Kiron’un Başak Burcunda yönetici olduğu tam olarak söylenemez. Diğer taraftan Başak, Toprak Elementi özelliği ile vücudumuzla bağlantılıyken, servis verme kapasitesi sayesinde de şifa vermekle bağlantılı bir burçtur.

Toprak Elementinin ikinci burcu olan Başak, içinde bulunduğumuz dönemde ayaklarımızı yere sağlam bastıracaktır. Bize sorumluluklarımızı hatırlatacak, hatta biraz telaşlı olmamıza neden olacaktır. Merkür yönetiminde olan bu burç, Toprak Elementinde sorumlulukları ve yapılması gereken günlük işleri hatırlatır. Merkür her zaman hareket ister ve Toprak Elementi de somut olanla ilgilidir. Yani yaptığı her hareketin ve her işin sonunda işe yarar sonuçlar almak isteyecektir. Hareketlerinin nedenleri ve sonuçları vardır. Başak bunları düşünür. Planlı ve programlıdır. Rast gele hareket ettiği nadir görülmüştür.   Her zaman işe yarar olanın peşindedir. Sürekli olarak: “Bununla ne yapabilirim?” ya da “Nasıl faydalı olabilirim?” der. Enerjisini faydalı şeyler için harcar. Aynı zamanda servisle ilgilidir. Başak’ın servisle ilgili oluşu yine Merkür’le bağlantılıdır. Astronomik olarak bakacak olursak, Merkür Güneş’e en yakın gezegendir. Dolayısıyla doğum haritasında da Merkür Güneş’ten en fazla 28° uzakta olabilir. Sembolik olarak baktığımızda, Merkür Kralın habercisidir, yani elçidir. Kralın, yani Güneş’in dilidir. Aynı zamanda ona hizmet de eder.

Başak’ın diğer bir bilinen özelliği de dillere destan detaycılığıdır. Bu aslında mükemmeliyetçiliğinden gelir. Fakat bazen detaylar üzerinde fazla durması onun büyük resmi kaçırmasına neden olur. Çünkü bazen her şeyi düşünmesi onun detaylar içinde kaybolmasına neden olabilir. Tipik bir Başak hiç kimsenin göremediği detayları fark edebilir.  Peki Başak nasıl olur da bunu başarır? Merkür’ün Toprak Elementinde oluşu buna yardım eder kuşkusuz. Merkür’ün yoğun zihinsel enerjisi ve hareket yeteneği İkizler Burcunda dağınık olabilir. Genelde tipik bir İkizlerin zekası, farklı farklı konularla ve değişimle ilgilidir. Değişken bir Hava Elementi oluşu, onu adeta değişen rüzgarla birlikte farklı konuları öğrenmeye sürükler. Halbuki Merkür, yöneticisi olduğu diğer burç olan Başak’ta Toprak’ın yapısı nedeniyle yoğun bir şekilde konsantre olabilir. Değişkenlik özelliğini yitirmez, fakat zihni eğildiği konuda yoğunlaşmıştır. Diğer taraftan tipik bir Başak, çalıştığı ve ilgilendiği bir konuda kendini yetersiz bulabilir. Kendi kendine hep daha fazla çalışması gerektiğini vurgular. Daha önce de bahsettiğim gibi bu onun mükemmelleşme isteğinden kaynaklanır. Dolayısıyla geldiği nokta çoğu zaman hepimizden daha ileridedir.

Bütün bunlar olurken Başak kendi içinde ilginç bir ikilem yaşar. Detaylarla fazlasıyla ilgilenir, fakat gereksiz ayrıntılarla ilgilenmeyecek kadar da pratiktir. Bazen büyük resmi kaçırabilir, fakat günlük hayatta işine yarar olanı ayırt edecektir. Hiç kimsenin görmeyeceği ya da ilgilenmeyeceği şeyleri merak eder, araştırır ve bilir. Diğer taraftan bir işe girişirken lafı uzun uzadıya dolaştırmadan çözüm için en kestirme yolu da o bilir. Bu aslında Başak’ın doğuştan sahip olduğu mükemmel filtre sistemi sayesinde gerçekleşir. Edindiği bilgi ve deneyimleri kendi süzgecinden geçirerek depolar ve gerektiğinde de ortaya çıkararak kullanır. Bu da onu mükemmel bir analizci yapar.

Her burçta olduğu gibi Başak’ın gezegenlerdeki konumu da farklı farklı olacaktır. Örneğin savaş ve mücadele gezegeni Mars, Başak Burcuna girdiğinde pratikleşir. Mars Koç, Aslan ya da Oğlak gibi burçlarda yönetmek isterken Başak Burcunda yönetme sorumluluğunu almak istemez. İşleri bir an önce bitirmek için çabalar. İşlerin düzgün akışı için ne gerekiyorsa onu yapacaktır. Ortalıkta patronluk taslayarak yönetme sevdası içinde değildir. O yapılması gereken her ne ise onu yapar. Sorunu nasıl çözeceğiyle ilgilenir. Gerektiğinde yönetir, gerekirse ortalığı düzenlemek ve çalışma ortamını ferahlatmak için çöpleri bile toplayabilir. Üstelik bundan gocunmayarak… Eğer bu çalışmayı daha verimli olarak etkileyecek ve yapılması gereken bir iş ise Başak bunu severek yapabilir. Açıkçası çöplerin toplanması için görevli kişinin gelmesini bekleyecek kadar sabrı da yoktur.

Güneş’in 22 Ekim tarihine kadar Başak Burcunda olmasının yanı sıra bu yıl Satürn gezegenin de burada oluşu bizi ister istemez Başak’ı öğrenmeye zorlayacaktır. Satürn; disiplin, emek, çalışma ve ustalıkla ilgiliyken, içinde bulunduğumuz dönemde Başak Burçlarının bu yıl belki de her zamankinden daha fazla çalıştıklarını görmekteyiz. Bu konum daha fazla çalışmayı gerektirir ve bazen hiç istemediğimiz sorumlulukları bize yükleyebilir. Fakat çalışkan Başak, istemese de üzerine aldığı sorumlulukların tümünü görev bilinciyle en iyi şekilde yaparak, elinden gelenin en iyisini ortaya çıkarmak için çabalayacaktır. Satürn’ün ödülü olarak da çalışmasının karşılığı olan ustalık ve başarıyı hak edecektir. Tıpkı karınca ve ağustos böceğinin hikayesinde olduğu gibi, karınca Başak tüm yaz çalışıp didindikten sonra kışın rahat edeceği erzakı biriktirir. Başak Burcunun hasat mevsimine denk gelmesi hiç de tesadüf değildir. Dolayısıyla Başak Burcunda doğan kişiler er ya da geç çalışmalarının sonucunu alırlar. Görev bilinci onları ellerinden gelenin en iyisini yapmaya yöneltir.

Başak Burcu hepimizin haritasında bir evi keser. Dolayısıyla hepimizin hayatında önemli ya da önemsiz belli bir alanı yönetir. Bu alanda bizler, daha da mükemmelleşmek ve çalışmak isteriz. Detaylarla ilgilenir, gerekli düzenlemeleri yaparak pratik olanı yakalamaya çalışırız. Jenerasyon gezegenlerinin genel etkisi nedeniyle Başak Burcu 1956 – 1971 yılları arasında doğan kuşağı oldukça yakından ilgilendirmektedir. Çünkü bu dönemde jenerasyon gezegenlerinden olan Plüton, Başak Burcunadır. Bunun pek çok anlamı vardır ve tabii ki Başak’ın ve Plüton’un haritamızda hangi alanla ilgili olduğu ve hangi gezegenlerle etkileşim halinde oluşuyla yakından ilgilidir, fakat genel olarak bu konum detaylarla takıntılı halde ilgilenmeyi beraberinde getirir. Bu kişiler hayatlarında, her ne alanda olursa olsun düzen isterler. Kaos onlar için oldukça korkutucudur. Bilgilerini derinleştirmek, öğrenmek ve kısacası “bilmek” bu kişiler için oldukça önemlidir. Bu kuşak kimsenin dikkat etmediği detaylarla ilgilenerek, kimsenin görmediği sorunları görebilir. Dolayısıyla iyi kullanılan bir Plüton bu sorunlara çözüm üretebilecek kapasitede olacaktır. Bu kişiler büyük organizasyonlarda düzen kurucu olabilirler. Büyük bir patlama sonrası acil serviste sakinliğini koruyarak hastaları yaralarının ciddiyetine göre sıraya alan bir doktor gibi, Plüton da Başak Burcunda organizasyon yeteneğiyle en korkunç durumların bile üstesinden gelebilir. Kaosu değiştirerek düzene sokmak ister, çünkü diğer türlüsüne dayanamaz.

Plüton, Başak Burcuyla fonksiyon olarak uyum sağlayabilir. Toprak ana da tıpkı Plüton gibi sürekli olarak kendini yeniler. Kış geldiğinde ölür, fakat yaz geldiğinde büyük ümitlerle tekrar canlanır. Tabiatta da Plüton’da olduğu gibi sürekli bir yenilenme ve dönüşüm vardır. Güneş Boğa Burcundayken doğan tabiat, yazın meyvelerini olgunlaştırır ve Güneş Başak Burcuna geldiğinde artık hasat zamanı gelmiştir. Buğdaylar toplanır ve kış için hazırlıklar başlar. Önümüzdeki zorlu kış döneminden önce, Başak sayesinde gerekli olan tüm hazırlıkları yapabilecek enerji ve isteğe sahip oluruz.

Ağustos 2008, İstanbul

Referanslar:

– Halil Cibran, Ermiş (Çeviren: Aytunç Altındal, Anahtar Kitapları Yayınevi, 1994)

Bu yazının tüm hakları saklıdır. İzin almadan hiç bir şekilde kullanılamaz. FİKİR VE SANAT ESERLERİ KANUNU UYARINCA KISMEN VEYA TAMAMEN BU SİTE, E-BÜLTEN VE E-POSTA İÇERİĞİNİN ESER SAHİBİNİN İZNİ OLMAKSIZIN KOPYALANMASI, YAYIMLANMASI VE DAĞITIMI HUKUKİ VE CEZAİ YAPTIRIMA TABİ OLUP, AYKIRI DAVRANANLAR ALEYHİNDE GEREKLİ TAKİBATIN YAPILMASI GEREKLİ HALE GELİR.