31 Ağustos saat 4:36’da Ay 7⁰ Balık Burcunda Dolunay Fazını oluşturuyor. 

Zodyak’ın son burcu olan Balık her şeyi içine alan, her şeyi ve herkesi kapsayan bir burçtur. Dolayısıyla iyi/kötü her şeyi içine alarak ağırlaşabilir. Balık Burcunun yukarı ve aşağı yüzen iki Balık sembolü, bu dualiteyi çok güzel anlatmakta… Yükselip yukarlara doğru yüzen Balık, büyük resmi görebilen ve manevi alanla bütünleşebilen bir enerjiyi göstermekte… Diğer taraftan dünyevi hayatın ağırlıkları sebebiyle aşağı yüzen Balık ise, depresif bir enerjiyi göstermekte…

Bizler güçlü duygularla başa çıkmakta ve anın içinde bunlarla yüzleşmekte çoğu zaman zorlanırız ve savunma mekanizmalarımız bizi kaçışlara davet eder. Balık Burcunun sembolünde olduğu gibi kimilerimiz maneviyata sığınır. Fakat bazen sahte bir maneviyat içinde kendimizi kandırarak yıllar geçirebiliriz. Sahte hoca ve guruların peşine takılıp acılarımızı iyileştirmek yerine acılarımızı ve yaralarımızı kapatarak onlardan binlerce kilometre uzağa gidebiliriz.

Diğer Balık’ı takip ettiğimizde ise, dünyevi zevk ve uyuşturucularla yine bu yaralara bakmadan kendimizi avutur dururuz. Bağımlılıklar, kulağımıza tatlı bir ninni söyleyerek bizi uyuturken acıları hissetmemenin mutluluğuyla kendimizi rahat hissedebiliriz. 

Bu Dolunay’da ise, Balık Burcundaki Ay, büyük öğretmen Satürn ile yan yana. Dolayısıyla gerçeklikten kaçmak çok zor olacaktır. Satürn her ne kadar korkulan bir gezegen olsa da çalıştığımızda ve çaba sarf ettiğimizde bize ödülünü mutlaka verir. Buradaki çalışma ise: güvenmek ve çabasızlık olacaktır. Direnmeden, kapatmadan, kaçmadan, güvenerek bırakabilmek! 

Yaşadığımız tüm olaylar ne iyi ne de kötüdür. Tüm deneyimler geçicidir. İyi dediğimiz şeyler de geçer, kötü dediğimiz şeyler de… Üstelik iyi ve kötü olarak nitelendirdiğimiz her şey görecelidir. Balık, tüm bu iyi ve kötü durumları kapsayarak bize bütünsel bir bakış açısı verecektir. Böylece bu Dolunayda her neyi bırakmak istiyorsak, tek bir niyete odaklanmadan, bilincimizde ve bilinçaltımızda neler bize hizmet etmiyorsa bunların şifalanmasına izin vermemiz yeterli olacaktır. Bizim yapmamız gereken tek şey hayata, evrene, enerjiye, Allah’a güvenmek olmalıdır. Bu güven olması gerekeni olması gerek şekliyle, en mükemmel şekilde iyileştirecektir.

Güven duygusunu hissettiğinde,

Evrene,

Hayata,

Allah’a,

Dünyayı ve Güneş’i yaratan,

Tüm gezegenleri yaratıp hepsinin belli bir dans içinde hareketini sağlayan,

Tüm galaksileri ve evreni yaratan o büyük güce teslim olup güven!

Sonra mucizeleri bekleyebilirsin.